Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Ağustos ayında İran'a yönelik silah ambargosunun uzatılmasına yönelik karar tasarısını kabul etmemesi ile İran'ın nükleer programı ile ilgili tartışmalar sebebiyle ülkenin büyük çaplı silah sistemleri satın alımına dönük 13 senelik yasak sona erdi. Ancak İran’ın önünde bu kez hem Amerika’den gelen ambargo hem de Amerika’nin üçüncü ülkelere dönük ‘Tahran’a silah satmayın’ tehditleri var. Amerika Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Amerika'nın İran ile silah ticaretine giren kişi ve kuruluşlara yaptırım uygulamaya hazır olduklarını açıklayarak “Ortadoğu'da barış ve istikrar isteyen ve terörle mücadeleyi destekleyen tüm milletler İran ile tüm silah işlerinden kaçınmalıdır" diye konuştu.

İran’ın önünde hangi alternatifler var?

Ancak ambargonun bitmesine kısa bir zaman kala, Moskova’dan Tahran’a S-400 satılabileceği sinyali gelmişti. Rusya’nın İran Büyükelçisi Levan Cagaryan, “Rusya, BM ambargosu sona erdikten sonra İran’a S-400 satabilir” demişti. Gelinen noktada, İran’ın hangi ülkeyle silah anlaşması yapacağı veya Tahran’ın yapacağı muhtemel silah alımının bölgesel denklemi ne yönde etkileyeceği önemli konu başlıkları olarak öne çıkıyor. İran’ın önünde hangi alternatifler var? S-400, Tahran için bir opsiyon olabilir mi? Amerika’nin bu tutumunun sonuçları ne olur? İran’a satılacak hangi silahlar bölgedeki hangi dengeleri etkiler? Sputnik’in bu sorularına Türkiye Politik ve Stratejik Araştırmalar Vakfı (TÜRPAV) global ilişkiler uzmanı Doğacan Başaran yanıtladı.

‘Ambargonun kalkmasıyla bölge jeopolitiği açısından yenilikler söz konusu’

Başaran, Tahran’a dönük ambargonun kalkmasının bölge jeopolitiği açısından önemli değişimleri yanı sıra getirebilececeğini “İran’a BM tarafından 2007 senesinden beri uygulanmakta olan silah ambargosuna ilişkin yaptırımın kalkması, bölge jeopolitiği açısından yeni gelişmelere gebedir. Zira İran, BM Güvenlik Konseyi’nin 2231 sayılı kararına atıfta bulunarak yaptırımların kalktığını duyurdu. İran’ın atıf yapmış olduğu söz konusu karar, kamuoyunda P5+1 olarak da bilinen Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nın; yani nükleer anlaşmanın BM Güvenlik Konseyince tescil edilmesini içermektedir. Dolayısıyla İran, global hukuk nezdinde Amerika’nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin yanlış olduğuna vurgu yapmakta ve BM nezdinde kendini haklı çıkaracak argümanlar kullanmaktadır” sözleriyle anlattı.

‘İran’ın Amerika’nin kendine dönük muhtemel müdahale endişesiyle silahlanması muhtemel’

Amerikan müdahalesinden çekinen İran’ın silahlanmaya yönelmesi yönündeki kuvvetli ihtimale işaret eden Başaran “Amerika’nin nükleer anlaşmadan sonra, gerek İran’a uyguladığı ağır yaptırımlar gerekse de uzun senelerdir İran’ı kuşatma yönünde attığı adımlar, İranlı karar vericiler tarafından göz ardı edilmemektedir. Dolayısıyla ‘İran tehdidi’ karşısında İran’a baskıyı arttıran Trump yönetimi karşısında, silah ambargosunun kalkmasıyla beraber Amerikan müdahalesinden çekinen İran’ın da silahlanmaya yöneleceği; yani bir güvenlik ikileminin meydana gelebileceği öngörülebilir” dedi. 

‘İran, S-400 temin ederse hava sahası güvenliğinde büyük avantaj elde eder’ 

İran’ın Rusya’dan S-400 talep ettiğine ilişkin çeşitli haberlere de değinen Başaran, “Ancak İran’ın S-300 alım sürecinde Rusya’yla yaşadığı sorunlar da hafızalardaki yerini korumaktadır. Zira Tahran yönetimi, mevzubahis süreçte Rusya’ya parasını ödemesine rağmen silahları söz verilen zamanda temin edemediğini iddia etmişti. Bu da İran’ın S-400 almak istese de bu ticarette bazı zorluklar yaşanabileceğine işaret etmektedir. Ayrıca İran’da müesses nizamı teşkil eden muhafazakâr kanat, Rusya’yla olan askeri ilişkileri önemserken; iktidarda bulunan reformistlerin bu konu da daha temkinli yaklaşma eğiliminde bulundukları da unutulmamalıdır. Ancak buna rağmen İran’ın S-400 temin etmesi durumunda, hava sahasının güvenliği anlamında çok büyük bir avantaj elde edeceği öngörülebilir” diye konuştu. 

‘Askeri envanteri Rus silahları ağırlıklı olan İran’ın Rusya’dan teknoloji modernizasyonu konusunda destek alması da muhtemel’ 
Başaran, İran’ın askeri envanterinin Rus silahları ağırlıklı olduğuna işaret ederek “Dahası mesele, S-400’den ibaret de değildir. Çünkü İran’ın İslam Devrimi sonrası süreçte, Amerika ve İsrail karşıtlığı üzerinden şekillenen dış politikası nedeniyle askeri envanteri büyük ölçüde Rusya’dan temin edilen ürünlerle oluşmuştur. Yani mevcut durumda İran, çok sayıda Rus yapımı silah teknolojisine sahiptir. Bu teknolojinin modernizasyonu anlamında da Tahran yönetiminin Moskova’dan taleplerde bulunduğu bilinmektedir. Dolayısıyla silah ambargosunun sona ermesi sonrasında, S-400 alımı ciddi bir seçenilave olarak gündeme gelebileceği gibi, İran’ın askeri teknolojisinin modernizasyonu anlamında da Rusya’dan çeşitli yardımlar alacağı öngörülebilir. Bu da İran’ın savunma kapasitesini ve Devrim Muhafızları Ordusu’nun ülke dışındaki faaliyetlerini arttırabilir. Aynı zamanda İran-Rusya ilişkilerinin derinleşmesine de katkı sağlayacaktır” değerlendirmesi yaptı. 

‘BM’den gelmeyen Amerika yaptırımlarının global hukukta bağlayıcılığı yok’

Peki, Amerika’nin hem İran ile silah ticareti yapacak ülkelere yaptırım tehditleri sonuç verir mi? Amerika’nin böyle bir baskı uygulama ihtimali olduğuna işaret eden Başaran “Ancak BM üzerinden gelmeyen Amerika yaptırımlarının global hukuk nezdinde bağlayıcı olmadığı da vurgulanmalıdır” hatırlatması yaptı. 

‘Trump başkan olursa gerilim artar, Biden’la yeni sayfa ihtimali var’ 

İran uzmanı “Diğer taraftan İran’ın BM ambargosunun sona erdiğini duyururken; BM Güvenlik Konseyi’nin 2231 sayılı kararını hatırlatması da manidardır. Öyle görülmektedir ki, Tahran yönetimi, nükleer anlaşmayı hatırlatarak Amerika’de 3 Kasım 2020 tarihinde gerçekleşecek seçimlerde, Joe Biden’ın kazanması durumunda KOEP’e dönüş olabileceğini düşünmektedir. Dolayısıyla Trump yönetiminin bir dönem daha sürmesi durumunda İran-Amerika hattındaki gerilimin artacağı öngörülürken; Biden’ın seçilmesi halinde, ilişkilerde yeni bir sayfa açılma muhtemellığı da vardır” ifadelerini kullandı.

‘İran, Rusya ve Çin’den teknoloji transferi de isteyecektir’ 

İran’ın mevcut durumda askeri sanayisini geliştirme talebine değinen Başaran “Bu kapsamda Tahran yönetiminin Rusya ve Çin’den teknoloji transferi yapmak isteyeceği ve zaten aldığı danışmanlık hizmetini arttıracağı ifade edilebilir. Ayrıca geride bıraktığımız haftalarda Moskova’yı ziyaret eden İran Savunma Bakanı’nın ambargolardan sonra Rusya’dan silah almak istediklerini açıklaması da bir hayli önemlidir. Dolayısıyla çeşitli füze sistemleri ve Su tipi uçakların modern versiyonlarını İran’ın talep edebileceği öngörülebilir” dedi. 

Rusya’nın atacağı adımların önemi 

Başaran, Rusya’nın hangi politikayı izleyeceğinin muhtemel senaryonun şekillenmesi üstündeki önemli rolüne ise şu sözlerle değindi: 

Bölgedeki denklem açısından Rusya, İran’ın askeri gücünün daha da artmasını istemeyebilir. Rusya-İsrail ilişkileri açısından Moskova’nın daha dengeli davranmaya özen göstereceği tahminini yapmak mümkündür. Çünkü Rusya, İran’la yakın ve stratejik ilişkilere sahip olmasına karşın İsrail’le olan münasebetlerini de önemsemektedir. Zira İran, halihazırda vekalet savaşlarında kullanmış olduğu Şii milis güçler aracılığı ile bölgede önemli bir nüfuz elde etmiştir. Bunun yeni teknoloji askeri ürünlerle desteklenmesi, Moskova açısından da istenmeyen bir durumun oluşmasına sebebiyet verebilir. Buna ilave olarak Moskova’nın da Washington tarafından İran’a silah satması sebebiyle yeni yaptırımlara maruz kalmayı göze alıp alamayacağı şimdilik net değildir.


Yazıda ifade edilen görüş ve düşünceler, Cafesiyaset'in görüşlerini yansıtmayabilir.