Türkiye gündeminde oldukça fazla yer bulan et ve hayvan ürünleri tüketimini konu alan Veganlar’da, benzersiz bir kurgu ile olaylar okuyucuya aktarılıyor. Kitapta sürükleyici kurgunun akışına kapılacak okur, kitaptaki özenli dil kullanımıyla da yazarın başarılı kalemine şahit olacak.

Veganlar Gelecekte de Adından Söz Ettirecek

Et ve hayvan ürünleri tüketiminin yasaklandığı, çevreci iktidarların yönetime geldiği gelecekte, siyasi/sosyal yaşamın değişmesiyle aslında hiçbir şeyin değişmediği, geçmişte olduğu gibi iktidarların yeni kullanışlı sopasının “çevre” olduğu, sosyal çürümenin ve uçurumların sıradan halk üzerindeki ezici etkisinin artarak sürdüğü anlatılıyor. Keza çevreci politikaların getirdiği yeni düzenlemelerin ardında, yine iktidarın kontrolünü pekiştirmek ve ekonomik çıkarları korumak amacı var.

Ana karakter Tarhan’ın tehlikeli macerasında eritilen sosyal, siyasi ve ekonomik düzenin çürümüşlüğü, yönetim zafiyetinin getirdiği olumsuzluklar gözler önüne serilirken; okurun birçok kavramı sorgulamasına, günümüz Türkiye’si ile geleceğin Türkiye’si arasında da bir kıyas yapmasına ve her şeye rağmen “umut” etmeyi bırakmamanın kıymetini bir kez daha anlamasına olanak tanıyor. 

Modern Türk edebiyatının özgün kalemlerinden Mehmet Mollaosmanoğlu’nun, her detayıyla benzersiz bir çerçeveye sahip Veganlar ile şimdi olduğu gibi gelecekte de adından çokça bahsettireceği şüphesiz. 

ARKA KAPAK

Her insan benzersiz doğar, doğduğu yere benzer sonra.

Et ve hayvan ürünleri tüketimi kanunlarla yasaklandığından, insanlar uzun bir süreden beri dayatılmış ve kanıksamış veganlardı. Şehirler etrafı aşılmaz duvarlarla çevrili, “metropol” adı verilen kocaman hapishanelere dönüştürülmüştü.

Siyaset Akademisi’nin parlak öğrencisi Tarhan, büyük bir tedirginlik içinde et bulmak için metropol dışına çıktı; çünkü bu, ölmekte olan yaşlı bir adamın son arzusuydu. Ve “Dışdünya” öğrendiği, alıştığı, savunduğu bütün değerleri kemirip çürüten ölümcül bir bakteri gibi kanına girip onu zehirledi. Tarhan yasak eti buldu bulmasına, aynı esnada çocukluk aşkına da kavuştu. Ne var ki bütün bunların bir bedeli oldu; erdemlerini, inançlarını hatta benliğini bütünüyle kaybetti.

“İnsanlar iktidar olmak için her şeyi kullandılar; dini, ilmi, tarihi, milli kimliği, düşman tehdidini, coğrafyayı, her şeyi. Bir tek çevre kalmıştı, onu da denediler ve maskeleri düştü. Artık ortada gösterilebilecek elverişli bir sopa kalmadı. İnan bana, çocuklarımız mezbahaların olmadığı, insanlarla hayvanların birlikte yaşadığı bir dünyada büyüyecekler, bunu başaracağız sevgilim.”

Sürükleyici bir kurgu, akıcı ve özgün bir kalem… Tarhan’ın nefes kesen macerasıyla Veganlar, sosyal ve siyasi düzeni şiddetle yerle bir ediyor. Bir distopya olarak nitelendirilebilecek bu roman, içimizde geleceğe dair güçlü bir umut ışığı yakmayı da ihmal etmiyor.