Grand Hyatt İstanbul, çağdaş sanatı ve genç sanatçıların eserlerini, Grand Art platformunda sanatseverlerle buluşturmaya devam ediyor. Şehrin sanatından, kültüründen ve mimarisinden ilham alan tasarım detaylarıyla ön plana çıkan Grand Hyatt İstanbul, düzenlediği etkinliklerle sanatın nabzını tutuyor.
Türkiye’den ve dünyadan bugüne kadar pek çok sanatçının eserlerinin sergilendiği “Grand Art”, yeni sergisinde Birsen Yurdaer’in ‘Natural Context-Doğal Bağlam’ koleksiyonundaki resimleri ile Güler Güngör’ün ‘Ups & Downs-İnişler ve Çıkışlar’ koleksiyonuna ait heykellerine ev sahipliği yapıyor.
Doğayı bir ilham ve keşif kaynağı olarak gören b, sanat eserlerini yaratmak için doğanın desenlerini, fraktallarını ve geometrik uyumlarını üç boyutlu tuvalleri üzerinde farklı malzemeleri birbiriyle ilişkilendirerek inceliyor. Onun bakış açısı, kuş sürülerinin dalgalanmasından dağların kıvrımlarına, kayaların oluşumundan okyanusun dalgalarına kadar doğadaki her şeyin birbirine bağlı olduğunu vurguluyor. Sanat yaklaşımı, yin ve yang kavramına benzer şekilde, doğadaki düzen ve kaos arasındaki dengeye dair keskin bir farkındalığı yansıtıyor. Güzelliği bu zıt unsurların uyumunda gören Yurdaer, bunları sanatında evrenin ebedi bilgeliğinin bir yansıması olarak tasvir ediyor. Varoluşun, bilincin ve evrenin doğası üzerine düşündürücü bir yansıma aracılığıyla atom altı parçacıklardan kozmosa kadar her şeyin birbirine bağlılığını araştırıyor ve yaratılışa merak ve takdir uyandırmayı amaçlıyor. İnsan varoluşundan önce gelen evrensel bir bilinç olduğunu öne sürüyor ve izleyicileri evrenin enginliği içindeki yerlerini düşünmeye teşvik ediyor. Yurdaer'in çalışmaları bilim, sanat ve maneviyat arasında köprü kurarak bizi gerçekliği merak ve saygıyla keşfetmeye davet ediyor.
İlhamını yaşamın ta kendisinden alan ve sanatın dünyayı iyileştirdiğini söyleyen Güler Güngör ise ‘Ups & Downs-İnişler ve Çıkışlar’da insanlığın ve çağımızın özeti gibi farklı formlarla, farklı materyalleri bir araya getiriyor. Sanatçıya göre, içinde bulunduğumuz Antroposen Çağı’nın 2010 ve sonrası yıllarında etkisini arttırarak hissettirmeyi sürdürdüğü, insanın dünya üzerindeki tüm kavramların başrolünde olduğu, sorunların ve etkilerinin dramatik olarak yer küreye taşındığı zamanlarda yaşamaktayız. Politik, siyasal, ekonomik, sosyolojik problemler, doğanın isyanı, savaşlar ve barışlar, küresel sağlık sorunları gibi oluşumuyla kitleleri etkileyen bu çalkantılı zamanların dünyasında yaşanan tüm olaylar insan üzerine esen değişim rüzgarlarının şiddetini arttırıyor. İnsanlığın içinde bulunduğu, dünyaya, doğaya ve insanlığa karşı davranış bozukluğu gösteren ruh hali tüm bu yaşananlara sitemin neticesinde gelişen başkaldırı niteliğinde. Bu arayışta kırılan taraflarını gözlemleyen insanlık bir yandan da kendini onarmanın yollarını arıyor. Her şeyden önce kendisine bu yokuştan çıkış yolu olabileceği inancından uzaklaştıran ruh halinden kurtulup potansiyeli bulmanın, umut etmenin yeni yollarını arıyor. Yaşama yeniden bağlanmanın hayata farklı bir kottan bakmanın da bir olasılık olduğunu gözler önüne sererken aslında yaşanan her iniş ya da çıkışın yaşam serüveninin bir parçası, yürüdüğümüz yolun bir duraklama alanı olduğunu hatırlatıyor. Geleceğin pozitif yönleri ve geçmişin yanlışları tıpkı bir denklem gibi birbirinde balansı sağlıyor. Koleksiyon, sanatçı tarafından bu düşünceler arasında kayıplarına odaklanmayı değil bütünü görme arzusu ile hayata geçiyor.
Türk ve uluslararası çapta tanınmış pek çok sanatçının eserlerine ev sahipliği yapan Grand Hyatt İstanbul, 4 Mayıs tarihine kadar bu özel sergiyi sanatseverlerin beğenisine sunuyor.