Yunanistan Sineması’nın usta yönetmenlerinin yapımlarından oluşan 17 filmlik seçki ile bir masterclass ve bir özel söyleşinin gerçekleştirileceği etkinlik 3-8 Aralık arasında Pera Müzesi Oditoryumu’nda ücretsiz takip edilebilecek. 

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, Yunanistan’dan EMEIS Kültür Kolektifi ve Türkiye’den istos film ile istos yayın’ın ortaklığıyla düzenlenen Yunanistan Sinema Günleri’ne üçüncü yılında da ev sahipliği yapıyor. Yunanistan sinemasının usta yönetmenlerinin 1980’lerden 1990’lara uzanan bir zaman diliminde ürettikleri eserlerden 17 filmlik bir seçkinin seyirciyle buluşacağı etkinlik 3-8 Aralık tarihlerinde Pera Müzesi Oditoryumu’nda ücretsiz gerçekleşecek.

Açılış filmi Pantelis Voulgaris’ten

Programın açılışını Pantelis Voulgaris’in 1988 Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı için yarışan dokunaklı spor filmi “9 Numaralı Forma” yapacak. Hayatta tek avantajı güçlü bacakları ve futbol hüneri olan eğitimsiz ve beş parasız Bill’in en büyük hayallerinin bir Atina futbol takımında gerçeğe dönmesini anlatan filmde futbol grupları ve özel grupların çıkarlarının Bill’i nasıl ezip geçtiği anlatılıyor.

Unutulmaz filmler ve sürükleyici hikâyeler

Güçlü anlatıları ve farklı türleri bir araya getiren etkileyici bir program sunan Yunanistan Sineması Günleri’nde izleyiciler, Yunanistan’ın toplumsal ve kültürel dönüşümlerine ışık tutan filmlerle buluşacak. 

Yönetmen koltuğunda George Korras’ın oturduğu, arkadaşlık ve kayıplarla örülü bir film olan 1985 yapımı “Kronos’un Çocukları”, Thanos’un bir gün Aris’le paylaştıkları eve Stella adlı bir aktrisi getirmesiyle gelişen olayları odağına alıyor. 

Vassilis Vafeas’ın yönettiği 1984 yapımı “Odiseas’ın Aşkı”, işini kaybeden evli ve çocuklu bir orta sınıf adam olan Odiseas’ın kıdem tazminatıyla aylakça gezmeye başladığı Atina sokaklarında, kayıp gençliğinin büyük aşkı gibi görmeye başladığı bir kızla tanışmasının ardından gelişen olayları anlatıyor. 

Constantine Giannaris, 1995 yılında ilk kez seyirciyle buluşan filmi “Güneşte Bir Yer”le seçkide yerini alıyor. Göçmenlik ve aidiyet kavramlarına odaklanan filmde, Doğu Bloğu komünizminin çöküşünün ardından Batı'ya açılan bir kapı haline gelen Atina'ya ekonomik mültecileri taşıyan trenlerden birinden inen 18 yaşındaki Arnavut genç Panavotis ile Atinalı İlias’ın kesişen hikâyesi anlatılıyor. 

Devrim, aşk ve yalnızlık temalı filmler programda yerini alıyor

Nikos Nikolaidis’in yönetmenliğini üstlendiği 1979 yapımı “Paçozlar Şarkı Söylüyor Hâlâ”, hepsi de elliler kuşağının temsilcisi olan beş arkadaşın yıllar sonra bir araya gelmesiyle başlayan bir hikâyeyi odağına alıyor. 

Yönetmen Giorgos Panoussopoulos’un 1981 tarihli “Karşıdakiler” adlı filmi ise Amerikanlaşmış davranış ve yaşam tarzlarının hakim olduğu günümüz Atina’sında yaşayan Haris’in anlamsız bir evliliğin sıkıcı rutininde orta yaşlarının sona erişini izleyen Stella’ya aşık olmasıyla gelişen bir dramayı anlatıyor.

1988 yapımı “Yenilmez Aşıklar”da yönetmen Stavros Tsiolis, büyükannesine tekrar kavuşabilmek için yetimhaneden kaçan ve yolda bir kadınla karşılaşmasıyla tüm hayatı değişecek olan Vasilis’in öyküsünü perdeye taşıyor. 

Mitoloji ve toplumsal yansımalarıyla dolu filmler

Theo Angelopoulos’un Yunan mitolojisinin derinliklerinden esinlendiği 1984 yapımı filmi “Kitera’ya Yolculuk”, bir sürgünün eve dönüş hikâyesi üzerinden zaman ve mekânın ötesine geçiyor.

Yönetmen koltuğunda George Katakouzinos’un oturduğu 1982 yapımı “Angelos”, Yunan toplumundaki karanlık tarafların ve sosyal ayrımcılığın üzerine güçlü bir ışık doğrultarak izleyicilerin dikkatini polis kayıtlarının ötesinde yaşanan gerçekliğe çekmeye çalışırken modern toplumdaki yalnızlık ve özgürlük meselesine daha geniş bir bakış açısı sunuyor.

Angeliki Antoniou’nun Ege’nin küçük ve ücra bir adasına bir gün Alman bir fotoğrafçının gelmesiyle yaşanan bir hikâyeyi odağına aldığı “Donusa” (1992),  deus ex machina’dan katharsis’e geleneksel ve mitolojiyi kucaklayan bir modern trajediyi perdeye yansıtıyor.

Farklı perspektifleriyle insan hikâyeleri

Yönetmenliğini Pantelis Voulgaris’in üstlendiği “Sakin Ağustos Günleri”, yazın gelmesiyle boşalan, gürültüden, kirlilikten ve trafik sıkışıklığından yoksun Atina’da, geriye kalan yalnız insanlar hakkında üç farklı hikâyeyi itinayla örüyor.

Fotini Siskopoulou, program kapsamında seyirci karşısına çıkacak ilk uzun metraj filmi “Satılık Hayat”ta (1992) çevresindeki insanları kitapları için malzeme olarak kullanan bir yazarın dünyasının kapılarını aralıyor.

"Rüya benzeri" bir gerilim biçimindeki varoluşsal bir dram olan “Korkunun Gölgesinde”de (1988) yönetmen Giorgos Karipidis, bir sabah banka hesabına para yatırmaya çalışırken kalpazanlıkla suçlanmasının ardından tüm hayatı bir anda değişen bir adamın hikâyesini anlatıyor.

Göç temalı filmler seyirci karşısında

Sotiris Goritsas’ın 1993 yapımı filmi “Karın İçinden”, Arnavutluk’un Kuzey Epir bölgesindeki Yunan azınlığa mensup üç mültecinin "karın içinden" Atina'daki Omonia Meydanı'nın derinliklerine bir cehenneme iner gibi yaptıkları yolculuğun öyküsü.

Yönetmen Pericles Hoursoglou’nun ilk uzun metraj filmi “Lefteris Dimakopulos”, "parlak" bir genç adamın on beş yılının, değişimin, değerlerini ve gençliğini kaybetmesinin hikâyesini sinemaseverlerle buluşturuyor.

Nikos Vergitsis imzalı “Rövanş” (1983) ise bir deprem sırasında ölümle yüzleşen otuz yaşındaki bir adamın eski yaşam tarzından vazgeçerek isyan etmesini konu alıyor.

Program kapsamında gösterilecek bir diğer film olan Yorgos Tsemberopoulos imzalı “Kendine İyi Bak”, Atina'nın çağdaş apartmanlarında her gün yaşanan ve hiçbir zaman gazetelerin ön sayfalarına ya da akşam haberlerine yansımayan küçük ve "önemsiz" dramları ele alıyor.

Sinema tutkunları için masterclass

Bu yılki program, yalnızca film gösterimleriyle değil, sinemaya dair ilham veren bir atölye ile de öne çıkıyor. Ünlü senarist ve yazar Petros Markaris ile ödüllü yönetmen Hüseyin Karabey, 7 Aralık Cumartesi 12.00’de Pera Müzesi’nde “Romanı Senaryoya Uyarlama Yolculuğu” başlıklı bir masterclass düzenleyecek. Bu etkinlikte romanların beyazperdeye taşınma süreci ele alınacak.

Sinemanın iki ustası bu söyleşide bir araya gelecek

Yunanistan Sinema Günleri’nin bu yılki bir diğer sürprizi ise, ödüllü Yunan yönetmen Periklis Hoursoglou ve yapımcı Anna Maria Aslanoğlu’nun “Bir Filmin Yolculuğu” başlıklı söyleşisi olacak. 8 Aralık Pazar 15.00’te gerçekleşecek söyleşide Hoursoglou sinemaseverleri ilk filminin senaryosunu yazma fikrinin doğduğu 12 yaşından filmi çektiği 28 yaşına uzanan, 16 yıllık bir zaman yolculuğuna çıkarırken, Aslanoğlu’yla 1990'larda film üretmenin bugünle benzerliklerini ve farklılıklarını tartışacak.