Okulların bir kısmı yüz yüze eğitimle açıldı; tamamı ise 6 Eylül’de açılıyor. Ancak anne babaların kafalarındaki soru işaretleri bir türlü netleşemiyor. Aileler, bir taraftan eğitimin okulda yapılabileceği düşüncesi ile çocuklarını okula göndermek isterken, diğer taraftan Delta varyantının toplumda yayılması sebebiyle endişe duyuyor. Uzmanlar ise, aşılanma ve gerekli tedbirlerin sağlanması sayesinde “risksiz” bir eğitim dönemi geçirilebileceği düşüncesinde. Okulların açık kalmasının salgının toplumda yayılmasını artırdığına dair bir kanıt bulunmadığını söyleyen toplum sağlığı ve genombilim uzmanı Dr. Tomris Cesuroğlu “Geçtiğimiz yıl Avrupa’da birçok ülke okullarını açık tuttu. Yaz aylarında okulların açık olduğu ülkelerde yapılan analizler çocukların ve okulların toplum için risk oluşturmadığını gösterdi” dedi.
YÜZ YÜZE EĞİTİMDEN GERİ ADIM ATILMAMALI
‘Vaka sayıları yükselirse okullar açılamaz’ algısının artık değişmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Cesuroğlu “Çocuklarımızı koruyalım, onlara hiçbir zarar gelmesin düşüncesi ile hareket ederken onları eve kapatmak verebileceğimiz en büyük zarardı. Oysa koronavirüs enfeksiyonunda çocuklar büyükler kadar riskte değiller; yani bu hastalığı aldıklarında ağır geçirme ihtimali özellikle 12 yaş altında çok düşük. 5 yaşında ve 65 yaşında iki kişiyi karşılaştırdığımızda arada hayatını kaybetme açısından bin kat fark var” diye konuştu.
OKULA GİTMEMEK ZEKÂYI ETKİLİYOR
Okula gidiyor olmanın öğrencilerin sosyal, psikolojik ve fiziksel olarak iyilik hâllerini de yakından etkilediğini anlatan Dr. Tomris Cesuroğlu, geçtiğimiz yılı evde geçiren çocuklarda bilişsel kayıpların da fazla olduğunu belirterek “Okulsuzluk IQ kaybına yani doğrudan zekâ kaybına yol açıyor. Evde bütün imkânları sunmuş olsak da Türkiye’de 18 milyon çocuğun bilişsel becerilerinde kayıplar söz konusu” dedi. Karantina döneminde erken yaşta görülen depresyon ve anksiyete vakalarının da arttığına dikkat çeken Dr. Cesuroğlu, öncelikle çocuklarla ilgili bir hasar tespiti yapılması, ardından bu kayıpların giderilmesi gerektiğini ifade etti.
Kovid-19 enfeksiyonun çocukluk çağında klinik olarak daha hafif seyrettiğini hatırlatan çocuk hastalıkları uzmanı Dr. Memnune Aladağ da Delta varyantının çocukları diğer varyantlardan daha fazla etkilediğini vurgulayarak “Delta varyantına bağlı olarak artık çocuklarda da enfeksiyon belirtileri ve hastaneye yatışlar arttı. Okulların yüz yüze eğitime başlaması sonucu virüs bulaşma oranlarında artış olabilir. Bu yüzden okullarda hem öğrenciler hem veliler hem de okul yönetimleri tarafından etkili tedbirlerin alınması gerekiyor” dedi.
AŞILANMA ŞART
Kovid-19 enfeksiyonundan korunmak için hem ailelerin hem de okul yönetimlerinin alacağı tedbirlerin bulaş oranını önemli ölçüde azaltacağını ve çocukların eğitimine devam etmesini sağlayacağını söyleyen Dr. Memnune Aladağ, okullarda özellikle oturma düzenine, sınıfların havalandırılmasına, dezenfeksiyonuna ve maske kullanımına özen gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
Ders sırasında 20 dakikada bir, 5 dakika pencerelerin açılarak sınıfların havalandırılması gerektiğini anlatan Dr. Aladağ, uyulması gereken diğer kuralları şöyle sıraladı:
-Okullarda ve servislerde mesafeye dikkat edilmeli ve buna uygun oturma düzeni sağlanmalı.
-Okuldaki faaliyetler mümkün olduğu kadar açık havada yapılmalı.
-Kalem, kitap gibi okul gereçleri kişiye özel olmalı, ortak kullanım azaltılmalı.
-Veliler, öğretmenler ve aynı zamanda yaşı uygun olan öğrenciler aşılanmalı.
-Eğitim ortamında beslenme yapılmamalı ve yemekhanelerde kalabalık oluşmaması için önlem alınmalı.
-Misafir ve veliler zorunluluk dışında okula girmemeli.
-Veliler, belirtisi olan çocuklarını okula göndermemeli, kendileri de Kovid -19 belirtilerine çok dikkat etmeli. Çünkü hasta olan veliler, çocukları aracılığıyla diğer çocukların ve öğretmenlerin yani toplumun sağlığını riske atabilir.