Avcılar'da yaşanan ve 3'ü ağır 99 kişinin yaralandığı metrobüs kazası sonrası şoförlerin çalışma şartları, araçların bakım ve onarımları gündeme geldi.
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi Ulaşım ve Trafik Komisyonu Başkanı Abdullah Özdemir, metrobüs sürücülerinin günde ortalama 8-9 saat çalıştığını söyledi.
Toplu iş sözleşmesine göre haftada 5 gün çalışması gereken şoförlerin fazla mesai ile birlikte 6 gün çalıştırıldığını, fiilen haftada 6 gün çalıştırılan sürücülerin yalnızca bir gün dinlendiğini ifade eden Özdemir, "Hatlara göre her sefer 42 ila 150 dakika arasında sürüyor. Şoförler, kendileriyle yüz yüze görüşüldüğünde dinlenme fırsatlarının olmadığını, stresli olduklarını, kurumun sosyal izin kullandırtmadığını, yemek yemeye dahi zamanları olmadığını ve çok yorucu olduğunu dile getiriyor. Bunun yanı sıra aynı zamanda yıllık izinlerini personel talebi ve ihtiyacına göre değil, kurumun istediği ay verdiğini de belirtiyorlar." dedi.
'YOĞUN TEMPODAN DOLAYI YORGUN VE STRESLİ'
Yaz ve kış çalışma saatleri ile sefer sayıları değişken olduğundan çalışanların izinlerine müdahale edildiğini öne süren Özdemir, şoförlerin psikolojik açıdan da yıpranmış halde olduğunu savundu.
Özdemir, şöyle konuştu:
"Sürücüler yorgun ve moralsiz çalıştırılıyor. Sorun maddi değil. Yeni yönetimin, tecrübeli filo yöneticilerini görevden uzaklaştırarak tecrübesiz ekip ve yöneticilerle çalışması, çalışanların motivasyonlarını kırmaktadır. Çalışanların psikolojileri yoğun tempodan dolayı yorgun ve stresli hale gelmiştir. Bir şoför günde 350-400 kilometre çalıştırılmasına rağmen uç noktalarda bile insani ihtiyaçlarını göremiyor."
Araç bakım ve onarımlarına ilişkin İBB yönetiminin tecrübesiz olduğunu iddia eden Özdemir, bakım ve arıza hasarlarında kullanılan malzemelerin kalitesinin ölçülemediğine ve analiz yaptırılamadığına dikkati çekti.
'ARAÇLARIN MADDİ VE HUKUKİ SORUMLULUKLARI YÜKLENİCİYE AİTTİR'
Özdemir, bu sebeple kalitesiz malzeme kullanımı dolayısıyla aynı arızaların defalarca tekrar ettiğini aktararak şu ifadeleri kullandı:
"Yanan son 10 araç tetkik edildiğinde, contanın kaçırttığı yakıtın manifoltun üstüne damlaması ve araçta otomatik yangın söndürme sistemi olmasına rağmen bu olayın motor odasının uç noktasında cereyan etmesi nedeniyle bu otobüsler tamamen yanmıştır. Sözleşmenin genel şartlar 9. madde 7. fıkrası gereği araçların maddi ve hukuki sorumlulukları yükleniciye aittir. Böyle olmasına rağmen yükleniciden bu yanan araçların maddi sorumluluğu talep edilmemiştir.
Araç bakımda çalışan teknik personelin çalışacağı birim konusunda eğitimli ve sertifikalı olması şarttır. Yine bir örnek vermek gerekirse bir elektrikçi, oto bakım tamircisinin yerine aracın alt kontrolü için araç altına yatırıldı. Bilmediği konuda tedbir almadığı için araç körüklerinin hava kaçırmasıyla işçi ilgisi olmayan işten dolayı hayatını kaybetti ve bu olay örtbas edildi."
Araçların periyodik bakım ve uygun yedek parçalarla uzun ömürlü olarak kullanılabileceğini ifade eden Özdemir, "Son alınan araçlarda ilave direksiyon sisteminde oluşan genel üretim hatasına müdahale ederek, yazılım güncellemesi yapıldığından dolayı tüm filo servise verilemiyor. Sabah ve akşam saatlerine bir kısım araç hizmete veriliyor. Büyük kısmı garajda tutuluyor." diye konuştu.
AK Parti döneminde kazalara karşı erken uyarı sistemi olarak "telemetri sistemi" geliştirilerek 580 araca adapte edildiğini anlatan Özdemir, ancak sistemin mevcut yönetim tarafından kullanılmadığını dile getirdi.
'KARAKUTU SİSTEMİ MEVCUT'
Bu sistemin bir erken uyarı sistemi olduğuna işaret eden Özdemir, şunları kaydetti:
"Sistem, şerit ihlali, mesafe takip ve çarpışma uyarı sistemi olup ihlal olması halinde ışıklı, sesli ve sürücü koltuğu üzerindeki titreşim modülü ile sürücüyü ikaz ediyor. Araç tarafından üretilen ve kullanılan birçok veriyi okuyup kaydediyor ve GPRS modülü üzerinden merkezdeki servere yazıyor.
Araç üzerinde oluşmuş ve araç sistemi tarafından algılanmış arızaları da aktarıyor. Ancak yeni yönetim, server yok diye sistemi anlık takip etmiyor. Aslında sistem çalışıyor ancak verileri kimse takip etmiyor. Aslında araçlarda karakutu sistemi mevcut fakat kurum bu bilgileri kullanmıyor ve maalesef bilmiyor."