Liv Hospital Samsun  Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Esra Tutal, tiroit bezi hastalıkları ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu. Subakut tiroiditin, ağrılı tiroit bezi hastalıklarının en sık nedeni olduğunu belirten Uzm. Dr. Esra Tutal, “Genellikle viral bir üst solunum yolu enfeksiyonundan birkaç hafta sonra başlar. Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Hastalarda boynun ön bölgesinde tiroit bezinin olduğu bölgede kulağa vuran, yutkunmakla artan bir ağrı vardır. Ağrı çeneye, dişlere, kulaklara kadar yayılabilir. Dokunmakla boyun ön kısmında şiddetli ağrı ve hassasiyet vardır. Ağrı sağdan sola, soldan sağa ya da aynı tarafta farklı noktalara yer değiştirebilir. Ağrının yanı sıra yorgunluk, eklem ağrısı, kas ağrısı, hafif ateş gibi grip benzeri belirtiler de olur. Hastalarda genelde bademcik iltihabı ya da faranjit gibi bir hastalık olabileceği düşünülerek gereksiz antibiyotik kullanımı olabilmektedir” diye konuştu.

SON DÖNEMLERDE ARTIŞA GEÇTİ
 
Son dönemde ağrılı tiroit iltihabının Kovid-19 dolayısıyla da ortaya çıkan bir hastalık olmaya başladığını ifade eden Uzm. Dr. Esra Tutal, “Grip virüsü ve diğer virüslerin yanı sıra bu dönem çok sık karşılaştığımız korona virüs enfeksiyonu bu hastalığa neden olabilmektedir. Hatta Kovid-19’u belirtisiz geçirdikten sonra bile hastalarda subakut tiroidit (ağrılı tiroit iltihabı) gelişebiliyor” şeklinde konuştu.  
 
YANLIŞ TEDAVİNİN ÖNÜNE GEÇİLMELİDİR

Çeneye vuran ve dişleri sızlatan bir ağrı varsa dikkat edilmesi gerektiğini ifaden eden Dr. Tutal, “ Kişilerde boyun ön bölgede tiroit bezi kısmında yaşanan ve yutkunmayla artan bir ağrı olduğunda; özellikle çeneye vuran, dişleri sızlatan ağrı varsa mutlaka bir Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları uzmanına başvurulmalı, yanlış tedavinin önüne geçilmelidir. Teşhis hastanın belirtileri, muayene bulguları, tiroit ultrasonu ve laboratuvar bulguları ile konulur. İyileşme sürecini uzatıp, kişinin günlük yaşam kalitesini belirgin azaltır. İş gücü kaybına yol açar. Ayrıca yeterli süre tedavi edilmeyen hastalarda bir süre sonra tekrarlayabilir. Uzun dönemde tiroit bezinde kalıcı harabiyete yol açabilir. Hastalığın şiddetine göre anti-enflamatuar ilaçlar veya kortizon türevi ilaçlar kullanılır. Antibiyotik tedavisinin bu hastalıkta yeri yoktur” açıklamasında bulundu.  
 
GENETİK OLARAK YATKIN KİŞİLERDE GELİŞİYOR

Kovid-19’un tiroit bezlerinde oluşturduğu hasara değinen Uzm. Dr. Tutal, “Kovid-19 enfeksiyonu, otoimmun tiroidit (Haşimoto hastalığı) hastalığını tetikleyebilir, ayrıca enfeksiyon bittikten bir süre sonra subakut tiroidite (ağrılı tiroit iltihabı) yol açabilir. Bu hastalık genetik olarak yatkın kişilerde oluşmaktadır. Bu hastalık özelinde dikkat edilebilecek özel bir tedbir yok. Genel anlamda viral hastalıklardan korunma tedbirleri (el hijyeni, maske, sosyal mesafe vs.) önerilir. Hem mevsimsel gribin sık görüldüğü hem de koronavirüs pandemisinin devam ettiği bu günlerde belirtileri olan hastalarda subakut tirodit ihtimali akılda tutulmalıdır” ifadelerini kullandı.