Karakaya'nın canlı yayında yaptığı açıklamalardan başlıca öne çıkan başlıklar şu şekilde;

Bu hemen 31 Mart'ın ardından yapılan seçim olduğu için 3 ilçe ve 4 beldenin sonuçlarından bir şeyler çıkartmak, genel merkezi yönetimle ilgili bir sonuç çıkarmak mümkün değil. 

AK Parti ile ortak aday girdiğimiz, ayrı ayrı girdiğimiz yerler var. Demokrasi işliyor. Pınarbaşı'nda usulsüzlükler vardı. Malum medyada bu konuda tamamen yanlı hareket ettiler. MHP'nin somut ortaya koyduğu deliller YSK tarafından onaylandı ve seçim yenilendi. 

Sayın Genel Başkanımız bu konuyu çok güzel ifade etti. Dedi ki; "Normalleşmek için ilk önce anormal bir durumda olduğumuzu kabul etmek lazım." Yumuşama ve normalleşmenin temel ilkeleri neler olacak? Ana Muhalefet Partisi normalleşelim diyor. Bir açılım yapması gerekiyordu ve bu kapsamda yumuşama isteyen bir lider pozisyonuna girdi. Sayın Özel CHP'yi her şeye itiraz eden parti formatından çıkartmak istiyor. 

Terörle mücadelemiz devam ediyor. Bu konuda CHP'nin ve genel başkanının durduğu yeri netleştirmesi gerekiyor. Terörle arasına mesafe koymayan DEM ile demlenecekse; o siyasi partinin mensuplarıyla birlikte iş birliği yapan bir şekilde kalacaksa normalleşme nerede olacak? 

Bugüne kadar kavgaların temelinde de bu konular var. Bunu nasıl ortadan kaldıracağız? Teröre aleni bir şekilde destek veren ve bir takım belgelerle hüküm giymiş olan Demirtaş ile ilgili siz arkasında durmaya devam ediyorsanız bu normalleşme nasıl olacak? 

Gezi olaylarında hüküm giymişler ve deliller ortaya koymuş, Türk kanunlarına göre ceza almışlar. Burada Gezi olayları son derece masumane başlamış olabilir ama bu süreçte özellikle terör örgütlerinin devreye girmesiyle bambaşka bir boyuta geldi. Bu şahıslar da manipülasyonların içinde olduğu yargı tarafından ortaya kondu. 'Biz yumuşayalım ama hüküm giymiş kişileri biz bozduralım, yargıya müdahale edelim' dediğiniz zaman iş başka bir yere gider. Herkesin bağımsız Türk yargısının verdiği karara saygılı olması gerekir.

Normalleşme, Türk Anayasa'sına uygun olarak sadece söylemde değil uygulamada da olur. Bu çelişkinin giderilmesi lazım. 

Hukukun üstünlüğünü tartışma konusu nedense iş ülkenin bekası konusuna evriliyor. Selahattin Demirtaş'ın terörle ilgili açıklamaları ortada. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni aşağılayıcı açıklamaları ortada. Siz diyorsunuz ki 'bunu affedin, aksi takirde Türkiye'de hukukun üstünlüğü diye bir şey kalmayacak'. Bunların terör faaliyetleri ve teröre destek verme olaylarından dolayı hapse atıldıklarını unutuyorlar. 

Ekonomi Bakanımızın uyguladığı bir ekonomi politikamız var. Tabi ki ekonomideki enflasyonist döneme girilmesi özellikle pandemi ile birlikte doğal olarak fiyatlarda yükselmelere neden oldu.

Ekonomi politikasıyla birlikte sonuçlar alınmaya başlandı. Ekonomik büyüme az değil. Bu ekonomideki düzelmeye önemli bir işaret. Uzun bir süredir dış talebin ekonomideki büyümeye etkisi yoktu. İlk defa pozitife döndü. Bu önemli bir ilerleme olma noktasında iyi bir işaret. Buradaki asıl sıkıntımız hayat pahalılığı.

Ama yeni trend gelişmelerle enflasyonda aşağıya doğru eğilmeler başlıyor. Hane halkı harcamalarında da büyüme oldu. 

Terörün kökünü kazıdığımızda ekonomide büyük sıçrama yaşayacağız. 

Şuan Özgür Özel'in yaptığı tavlama yönetimiyle ortalığı ısıtarak kendi yerini sağlamlaştırmaya çalışıyor. Önümüzdeki günlerde o samimiyetlerini göreceğiz.

Cumhur İttifakı bir çeliktir. Haddelemeyle, baskılamayla şekillendirecek bir ittifak değildir. Cumhur İttifakı çeliğinin suyu iyi verilmiş. 

 

KAYNAK: HABER7