BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Nasuh Ağaoğlu, migrenin tam olarak hangi sebeplerle ortaya çıktığının henüz net olmadığını belirterek, bu hastalığın genetik, biyolojik ve çevresel faktörlerin birleşimi sonucu geliştiğini ifade etti. Ayrıca migren hastalarının çoğunun ailelerinde migren öyküsüne rastlandığını vurgulayan Dr. Ağaoğlu, bunun da genetik yatkınlığın etkisini gösterdiğini söyledi.

“Bazı gıdalar migren tetikleyicisi olabilir” "Migren ataklarını tetikleyen faktörler, kişiden kişiye değişiklik gösterebilir" diyen Nöroloji Uzmanı Dr. Nasuh Ağaoğlu, migrenin başlıca tetikleyicilerini şu şekilde sıraladı:
 
“Stres, açlık, fazla uyku, yorgunluk, hava değişikliği, adet dönemi, yüksek ses ve parlak ışık gibi çevresel faktörler migreni tetikleyebilir. Bunların yanı sıra, bazı gıdalar da migreni artırıcı etki yapabilir. Yağlı yiyecekler, alkol, çikolata, çay, kahve, fındık, fıstık, salam ve sosis gibi gıdalar migren ataklarını tetikleyen unsurlar arasında yer alır.”

“Auralı ve aurasız migren, şiddetli baş ağrılarıyla kendini gösterir” Ağaoğlu, “Auralı ve aurasız migren, migrenin iki farklı şeklidir ve her ikisi de şiddetli baş ağrılarıyla kendini gösterir, ancak semptomları ve gelişim süreçleri birbirinden farklıdır. Auralı migren, baş ağrısından önce veya hemen öncesinde belirli belirtilerle ortaya çıkar. Bu belirtilere ‘aura’ denir ve genellikle görsel ya da duyusal değişiklikler şeklinde olur.

Aura, ışık parlamaları, zigzag çizgileri veya görme kaybı gibi görsel bozukluklarla başlayabilir. Ayrıca, ellerde veya yüzde karıncalanma, uyuşma ya da konuşma zorluğu gibi duyusal belirtiler de görülebilir. Aura, genellikle 20-30 dakika sürer ve baş ağrısının başlamasıyla kaybolur. Aurasız migren ise daha yaygın bir türdür ve baş ağrısının yanında bulantı, kusma, ışığa ve sese hassasiyet gibi klasik migren belirtileri bulunur, ancak aura belirtileri yoktur.

Aurasız migren hastaları, baş ağrısı sırasında sadece şiddetli zonklayıcı ağrı ve buna bağlı diğer semptomları yaşarlar. Her iki tür de benzer şekilde baş ağrısına yol açsa da, aura belirtilerinin varlığı veya yokluğu tedaviye başlama ve yönetim açısından farklılıklara neden olabilir” dedi.

Migren, hayat kalitesini önemli ölçüde etkileyebilecek bir hastalıktır. Ancak doğru tedavi yöntemleri ve yaşam tarzı değişiklikleri ile migrenin şiddeti ve sıklığı azaltılabilir” diyen Nöroloji Uzmanı Ağaoğlu, “Eğer sık sık migren atakları yaşıyorsanız, bir nörolog veya baş ağrısı uzmanına başvurmak, doğru tedavi sürecini başlatmak için önemli bir adımdır. Migreni yönetmek mümkündür ve çeşitli tedavi seçenekleriyle yaşam kalitenizi artırabilirsiniz” diye konuşmasını sonlandırdı.

 

 

KAYNAK:yeniakit.com