İstanbul Bilgi Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü öğrencileri Ghufran Alkayyali ve Abdulmalek Tulimat, Prof. Dr. Erdem Günay’ın danışmanlığında elektriğe erişim sıkıntısı yaşayan Afrika ülkelerinde enerji sorununa çözüm bulmak amacıyla yenilikçi bir proje geliştirdi. Proje kapsamında sürdürülebilir enerji kaynakları yaratma hedefiyle Benin'de yaygın olarak yetiştirilen manyok bitkisinin atıklarından biyogaz üretimi gerçekleştirildi. 

Ghufran Alkayyali, projeyle ilgili “Batı Afrika gibi bölgelerde elektrik erişimi sınırlı ve bu durum ekonomik kalkınmayı zorlaştırıyor. Biz de Benin’in doğal kaynaklarını kullanarak sürdürülebilir bir çözüm geliştirmeyi amaçladık.” dedi.

’Projemiz 20 bin haneye elektrik ve ısı sağlamayı amaçlıyor’

Abdulmalek Tulimat, laboratuvar sürecindeki deneyimlerini şöyle anlattı: “Üniversite laboratuvarlarında manyok atığından biyogaz elde edilmesinin geçerliliğini test ettik. Sonuçlarımız, manyok atığının kalsiyum bikarbonatla kullanıldığında biyogaz üretiminin verimli olduğunu gösterdi. Bu süreçte, farklı kimyasallarla çeşitli partiler oluşturduk ve en verimli yöntemi bulmak için yoğun çalıştık. Başarılı sonuçlar elde ettik ve projemiz Benin’de en az 20 bin haneye elektrik ve ısı sağlamayı amaçlıyor.”

“Bu model başka ülkelerde de uygulanabilir”

Alkayyali, projenin sadece bir enerji çözümü sunmakla kalmadığını, aynı zamanda sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma modeli oluşturduğunu vurguladı. Alkayyali, “Manyok bitkisi atıklarını değerlendirmek, Benin’deki yerel halk için hem istihdam yaratma hem de enerjiye erişimi artırma potansiyeline sahip. Manyok dünya genelinde yaygın olarak yetiştirildiği için bu proje, diğer ülkelerde de uygulanabilir. Afrika ülkelerine odaklanmamızın nedeni, bu bölgelerdeki düşük elektrik erişimi oranları ve sürdürülebilir enerji çözümlerine olan acil ihtiyaç” dedi.

‘Gezegenimizi gelecek nesillere hazır hale getirmek bizim sorumluluğumuz’

Tulimat, projeleriyle gençlere ilham vermek istediklerini belirterek “Sürdürülebilir yöntemleri araştırmak ve çevreye zarar vermeden yaşamak, gelecek nesillere bırakabileceğimiz en değerli miras. Gençler olarak, gezegenimizi gelecek nesillere hazır hale getirmek bizim sorumluluğumuz. Bu sorumluluğu taşımak, dünyamızı daha yaşanabilir bir yer haline getirebilir” dedi.