Son yıllarda belirsizliğin iş ortamında giderek artması, norm kadro planlamasının zorlaşması ve işverenlerin uzun vadeli yükümlülüklerden olabildiğince kaçması sebepleriyle sessiz işe almanın giderek daha fazla talep gördüğünü söyleyen Egon Zehnder Kıdemli Ortağı Murat Yeşildere: “Sessiz işe alım son yıllarda daha çok gündeme gelen, uzun araştırma süreçleri olmaksızın, iç ya da dış adayların kurumlar tarafından işe alınıp, atanmasını tanımlayan bir süreç. Genellikle bu tip “işe alımlarda” dış adaylara uzun vadeli kontratlar sunulmazken (hatta zaman zaman taşeronlar üzerinden işe alma gündeme gelirken), iç adayların da sorumluluklarına ek veya alternatif yeni sorumluluklar alması söz konusu oluyor. Bu tip işe almaların daha ziyade alt ve orta kademelerde yapıldığını söylemek mümkün” dedi.
Sorumluluklar ve iş tanımları belirtilmeli
Sessiz işe alım trendinin iş dünyasına uygulanırken bazı dezavantajların da yaşanabileceğini belirten Murat Yeşildere: “Adı sessiz işe alma olmasa da işin sistemler üzerinde değil sıklıkla insanlar üzerinde yürüdüğü Türk iş dünyasında bu trend uzun dönemdir gündemde. İşverenin dönemsel ya da ihtiyaçlara göre görevlendirmeler yaptığı bu örnekler de sessiz işe alma tanımına dahil edilebilir. Bu sebeple, belirsizlik ve değişkenliğin yüksek olduğu Türkiye iş ortamında, sessiz işe alma ve benzeri esnek uygulamaların daha uzun dönemlerde de rağbet göreceğine inanıyorum. Ancak kurumlarda çalışanların sorumluluklarının hatta iş tanımlarının özellikle tam belirtilmediği çok örnekle karşılaşıyoruz. Önce ek sorumluluklar ve görevler üstlenenlere bakarak, çalışanları tanımaya giden bir yol sunan sessiz işe alımda çalışanlar, daha fazla sorumluluğa sahip oldukları için zaman yönetimi konusunda zorluk yaşayabiliyor. Bu sebeple yaşanabilecek motivasyon kaybı ve performans endişesi de düşünüldüğünde, sürecin çok iyi planlanması gerekiyor” diye ekledi.