"Film senaryoları kurgu olsa da, izleyicinin verdiği duygusal tepkiler son derece gerçek ve değerlidir" diyen Profesör Rickwood, bu tepkilerin sosyal bağları güçlendiren doğal bir mekanizma olduğunu vurguluyor. rofesör Rickwood'un yorumu ses getirdi.
Canberra Üniversitesi'nden Psikoloji Profesörü Debra Rickwood'un araştırmasına göre, duygusal sahnelerde gözyaşı dökmek, yüksek empati yeteneği ve gelişmiş duygusal zekânın bir göstergesi. Araştırma, bu durumun "oksitosin" hormonuyla yakından ilişkili olduğunu ortaya koyuyor.
"Aşk hormonu" olarak da bilinen oksitosin, empati ve şefkat duygularını tetikleyen önemli bir faktör. Nörobilimci Robert Froemke'nin çalışmaları, oksitosinin beynimizde adeta bir "ses kadranı" gibi çalıştığını ve duygusal deneyimleri güçlendirdiğini gösteriyor.
Canberra Üniversitesi Psikoloji Profesörü Debra Rickwood, eğer özellikle üzücü bir film izlerken ağlıyorsanız, bunun 'dolaylı sosyal' deneyimler nedeniyle hissettiğiniz bağlantıların oksitosini 'tetiklediğinin' bir işareti olduğunu açıklıyor.
"Filmin hikayesi dikkatinizi çekiyor ve duygularınızı harekete geçiriyor." diye ekledi.
Profesör Rickwood, "Duygusal zekâ, kendi duygularınızı tanımlama ve düzenleme, başkalarının duygularını anlama ve yönetme yeteneğidir" açıklamasında bulundu. Bu açıdan bakıldığında, film izlerken duygusal tepkiler vermek, kişinin empati yeteneğinin ve sosyal farkındalığının yüksek olduğuna işaret ediyor.
Araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından biri, duygusal sahnelerde hiç etkilenmemenin potansiyel bir "kırmızı bayrak" olabileceği yönünde.
Uzmanlar, duygusal tepki verememek konusunda endişe duyan kişilerin bir uzmana danışmalarını öneriyor.