İklim değişikliğinin yol açtığı sıcaklık artışları tarım üretimini ve gıda fiyatlarını etkiliyor. Küresel ısınma sebebiyle son yıllarda tarımsal verimliliğin düşmesinin yanında üretim aşamasında da ciddi sorunlarla karşılaşılıyor.

Tarım uzmanı Mine Ataman, bu riskleri göz önünde bulundurarak, gelecek dönem için tarımsal üretimde yeni bir çağın başlatılması gerektiğini söyledi. Sıcaklık artışlarının tarımsal üretimdeki olumsuz etkisinin gıda enflasyonuna da yansıdığına dikkat çeken Ataman, her 1 derecelik sıcaklık artışının, yoksul ülkelerin gayrisafi yurt içi hasılalarında (GSYH) yüzde 10’lara varan bir düşüşe sebep olduğunu ifade etti.

İklim değişikliği sebebiyle havaların fazla değişken olduğunu ve öngörülemez bir hâl aldığını belirten Ataman, şunları söyledi: Bundan dolayı hâlihazırda binlerce yıllık sahip olduğumuz üretim modelleri maalesef tarımsal üretimi karşılayamıyor. Bu tahmin edilemez havalarda, tarımsal üretimde hazırlık, üretmek, hasat etmek de zorlaşıyor. Bu durum, arz talep dengesinin ortadan kalkmasına yol açıyor. Üretilen tarımsal ürünlerin, gıda fiyatlarının maliyetleri artıyor. Küresel sıcaklıklar sebebiyle tarımsal ürünlerin depolanmasına yönelik enerji maliyetleri çok yükseliyor. Yine tahmin edilemez havalar sebebiyle, hasat dönemindeki değişiklikler süpermarketlerde yer alan ürünlerin zamanını değiştiriyor. 

Tarımsal üretimde yeni model geliştirilmesinin insanlığın devamı için çok önemli olduğuna vurgu yapan Ataman “2050’de güney yarım küre tarımsal üretimde yüzde 40-50’ye varan kayıplar yaşanacak. Çok kısıtlı alanlarla, çok yüksek maliyetlerle üretim yapılabilecek” diye konuştu.

Bütün olumsuzluklar karşısında daha değişken ve şartlara göre şekillenen üretim modelleri geliştirilmesi gerektiğini dile getiren Mine Ataman, şu önerilerde bulundu: Tarımsal üretim artık örtü altında, teknolojiyle daha uyumlu şekilde ve ülkelerin gıda kırılganlıklarını dikkate alarak, az kaynakla daha fazla sağlıklı besinler üretecek şekilde planlanmalı. Önümüzdeki dönemde yeni bir beslenme kültürü inşa etmek durumundayız. İsrafın azaldığı, teknolojinin tarımsal üretimle entegre edildiği bir gelecek bizi bekliyor. Bu geleceğe uyum sağlamak için de biyoteknolojiye yatırım yapmamız gerekiyor. Toprağın kendi kendini iyileştirebilmesi için rejeneratif tarım (toprak sağlığını yeniden kazanmak) üzerine çalışılmalı.

 

KAYNAK: TÜRKİYE GAZETESİ