DHL Express’in yeni küresel anketi, sürdürülebilirliğin küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ'ler) için stratejik bir zorunluluk haline geldiğini ortaya koyarken, işletmelerin uzun vadeli değerini ve güvenilirliğini önemli ölçüde etkilediğini gösterdi. DHL Express, tedarik zinciri operasyonlarındaki sürdürülebilirliğin giderek artan önemini daha iyi anlamak için Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, Hollanda, Avustralya, Çin, Singapur, Japonya, Meksika, Kanada ve Hindistan olmak üzere 11 pazarda 5 bin KOBİ yöneticisiyle kapsamlı bir anket gerçekleştirdi. Perakende, tüketim malları, profesyonel hizmetler, mühendislik, moda, teknoloji, kimyasallar, yaşam bilimleri ve sağlık hizmetleri ve finansal hizmetler olmak üzere dokuz farklı sektörden işletmenin katıldığı araştırma, KOBİ'lere değişen iş dünyasında rehberlik edecek ve yeni fırsatlar yakalamalarına yardımcı olacak değerli bilgiler içeriyor. Araştırma sonuçlarının açıklandığı e-Kitap, sürdürülebilirliğin KOBİ'ler üzerindeki etkisini ve tedarik zinciri operasyonlarında giderek artan önemini gözler önüne seriyor.
DHL Express Küresel Ticari Başkan Yardımcısı Michiel Greeven konuyla ilgili şunları söyledi: "Sürdürülebilirlik artık birçok işletmenin gündeminde ön sıralarda yer alıyor. Ancak ankete katılanların çoğunun sürdürülebilirlik yolculuğuna nereden başlayacaklarını bilmediklerini belirtmesi göz önüne alınırsa bir sürdürülebilirlik stratejisi geliştirmek ve uygulamak çoğu zaman oldukça zorlayıcı görünebiliyor. KOBİ'ler, düşük emisyonlu taşımacılık çözümleri sunmasıyla bilinen DHL Express gibi güvenilir bir lojistik lideriyle iş birliği yaparak kendilerini daha uzun süre ayakta tutabilecek, rekabet edebilecek ve uzun vadeli büyüme sağlayabilecek şekilde konumlandırabilirler.”
Sürdürülebilirliğin önemi yüksek olmasına rağmen yatırım seviyesi düşük
Ankete katılan tüm sektörlerdeki KOBİ'lerin en az üçte ikisi, sürdürülebilirliğin kendileri için "çok önemli" ya da "son derece önemli" olduğunu belirtiyor. Finansal hizmetler sektörü ve moda sektörü yüzde 81 ile bu düşünceye en güçlü şekilde katılan sektörler olarak öne çıkıyor. Ancak konunun öneminin yaygın bir şekilde anlaşılmasına rağmen, KOBİ’lerin çoğu sürdürülebilirlik girişimlerine bütçe ayırmaya isteksiz. Çoğu (yüzde 53), işletme bütçelerinin yalnızca yüzde 1-3'ünü sürdürülebilir uygulamalara yatırmaya istekli olduklarını söylerken sadece yüzde 9'u yüzde 5'ten fazla yatırım yapacağını, yüzde 16'sı ise hiçbir yatırım yapmayacağını belirtiyor.
Kurum ve müşteri katılımı büyük bir zorluk olmaya devam ediyor
Sürdürülebilir taşımacılık için daha fazla ödeme yapmaya istekli müşterilerin küresel ortalaması yüzde 23 iken, sürdürülebilirliğe olan inanç oldukça yüksek; Hindistan ve Çin’deki KOBİ’lerin sırasıyla yüzde 51’i ve yüzde 47’si müşterilerinin bunu yapmaya istekli olacağına inanıyor. Sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada yaşadıkları zorluklar sorulduğunda, tüm pazarlardaki KOBİ’lerin çoğunun temel kaygısını, kurum içi katılımı ve müşteri katılımını sağlamak oluşturuyor. Bu durum, KOBİ’lerin yüzde 74’ünün bunun bir zorluk olduğunu belirttiği Almanya’da özellikle yaygın olarak görülüyor.
Moda sektörü ve finansal hizmetler sektörü en sürdürülebilir sektörler arasında yer alıyor
Moda sektörü, tedarik zincirinin sürdürülebilirliği konusunda sıklıkla ciddi eleştirilere maruz kalsa da moda sektöründeki çoğu KOBİ güçlü bir şekilde sürdürülebilirlik yanlısı olduğunu belirtiyor. Moda sektöründeki katılımcıların yüzde 81'i sürdürülebilirliğin işleri için "çok önemli" veya "son derece önemli" olduğunu söylerken dörtte üçünden fazlası (yüzde 78) sürdürülebilir teslimat seçenekleri sunmanın marka imajlarını (“bir ölçüde/büyük ölçüde/çok büyük ölçüde”) iyileştirebileceğine inanıyor. Sürdürülebilirliğin işletmeleri için “son derece önemli” olduğunu en çok söyleyen katılımcıları, yüzde 43 ile finansal hizmetler sektöründeki KOBİ'ler oluşturuyor. Bu sektör, sürdürülebilirlik uygulamalarına işletme bütçesi ayırmaya en istekli (yüzde 88) olmanın yanı sıra sürdürülebilir teslimat seçenekleri sunmanın ticari başarıyı artırabileceğini en çok düşünen (yüzde 47 "büyük ölçüde/çok büyük ölçüde") sektör olma özelliği de taşıyor.
DHL Express sürdürülebilirliğe öncelik veriyor
DHL Express, operasyonlarının ve hizmetlerinin sürdürülebilirliğini artırmak için çalışmalarına devam ediyor. Bu çalışmalar DHL Group'un yıllık sera gazı emisyonlarını 29 milyon metrik tonun altına düşürme, son kilometre teslimat araçlarının yüzde 66'sını elektrikli hale getirme ve sürdürülebilir yakıtların payını 2030 yılına kadar yüzde 30'un üzerine çıkarma yönündeki sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlıyor. GoGreen Plus hizmetinden faydalanan DHL Express müşterileri de DHL Express hava kargo filosunda SAF (Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı) kullanılmasıyla Kapsam 3 emisyonlarını azaltmaya katkıda bulunuyor. "Book and Claim" yaklaşımına dayalı olarak, elde edilen tasarruflar (Kapsam 3) müşterilere sertifika olarak aktarılıyor.
Sürdürülebilirlik, önümüzdeki on yıl içinde sektörü dönüştürecek. DHL Express’in yayımladığı Küresel Sürdürülebilirlik Anketi, KOBİ'lerin lojistik operasyonlarının sürdürülebilirliğini iyileştirmek için uygulanabilir adımlar atmalarına ve müşterilerinin beklentilerinden kaynaklanan zorlukların üstesinden gelmelerine yardımcı olmak amacıyla hazırlandı. Lojistik sektörünün küresel lideri olan DHL Express, dünyanın dört bir yanındaki farklı sektörlerden binlerce KOBİ’yi destekliyor ve KOBİ'lerin sürdürülebilirlik uygulamalarında başarılı olmalarına yardımcı olmak için doğru araçları, stratejileri ve içgörüleri sağlamaya çalışıyor.