Ankara'da tarihi gün! AK Parti 7.Olağan Kongresi Ankara Spor Salonu'nda başladı. Başkan Erdoğan, kongrenin yapılacağı salona saat 10.40'ta geldi. Erdoğan, salonun önündeki kalabalığa otobüsün üzerinden seslendi. Erdoğan, daha sonra saat 11.00'de coşku ile salona girdi. Erdoğan, açılış konuşmasını yapmadan protokoldeki alana geçti.


Saat 11.05 itibarıyla Divan Başkanlığı görevini yürütecek olan AK Parti Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz açılış konuşmasına başladı. Yavuz'un konuşmasının tamamlanmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu. Daha sonra Kongre Programının okunmasına geçildi. Erdoğan, programın okunmasının ardından kürsüye davet edildi. Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin heyecanla beklediği 2023 manifestosunu da ilan edeceği konuşmasına başladı. Erdoğan yaklaşık 2 saat konuştu. Erdoğan, 2002'den itibaren bir ufak turu yaptı. Geleceğe yönelik güçlü mesajlar verdi. Erdoğan, yeni anayasa için çağrısını yinelerken, tarih telaffuz etti. Erdoğan, aile yapısı ile ilgili de dikkat çeken mesajlar verdi.

Başkan Erdoğan'ın tarihi konuşmasından satırbaşları şöyle:

Adana hoş geldin. Alem düşman kesilse, gönül senden vazgeçmez Adıyaman hoş geldin. Afyonkarahisar hoş geldin. Gökte yıldızım ayım, yerde sarayımsın, Aksaray hoş geldin. Kızıl elmaya koşan şehzadelerin şehri Amasya hoş geldin. Cumhuriyeti kuran başkentim Ankara hoş geldin... Senin gibi yari olan neyler ayvayı narı, Artvin hoş geldin. Dağları bağ, vadileri altın deresi Balıkesir hoş geldin. Coğrafyanın kalbinde zümrütten bir nakışsın Bartın hoş geldin. Türkünü Dicle söyler, akar gönülce söyler Batman hoş geldin. Bayburt hoş geldin. 7 asırlık devlet çıkar rüyandan Bilecik hoş geldin. Oğul balım dağ çiçeğim, bin gönüllüm, Bingöl hoş geldin... Dünya durdukça yazılmaz bir daha senin yazdığın destan Çanakkale hoş geldin. Çok yaşasın yarenler Çankırı hoş geldin. Al yeşil ırmakları kuşanıp da mı geldin Çorum hoş geldin. Kaç yıl oldu efeler biz bu sevdaya düşeli Denizli hoş geldin. Diyarbakır hoş geldin. Mertçe durur sözünde Konuralp'in izinde Düzce hoş geldin. Fatihler senden çıkar, Fetihler senden başlar Edirne hoş geldin. Fırat'ın türküsünü en güzel Gakkoş söyler Elazığ hoş geldin. dadaşım, ak alnına Palandöken imrenir Erzurum hoş geldin.

Şairimsin, gazimsin, iki gözümün Gaziantep hoş geldin. Güzelliğin ile dünya durdukça durasın Giresun hoş geldin. Gönül bahçemin gümüş goncası Gümüşhane hoş geldin. Dağlar arasında lale çiçeğim Hakkari hoş geldin. Ülkemin altın ışığı Hatay hoş geldin. Serhatı bekleyen nazlı ovam Iğdır hoş geldin. Gülleri güzel, kendi gülünden güzel Isparta hoş geldin. Dünyanın etrafında dönüp durduğu bir semtini sevmeye bir ömrün bile yetmediği İstanbul hoş geldin.

Efesi ile dünyasında biriciksin, İzmir hoş geldin. Maşallah... Edelere kahramanlık herkesten çok yakışır, Kahramanmaraş hoş geldin. Medeniyet mirasi, güzellikler atlası Karabük hoş geldin. Türkçe'mi bayrak olup dalgalandıran Karaman hoş geldin. Milletim sana aşık Kars hoş geldin. Canıma can katar her yanın Kastamonu hoş geldin. Bir yarim var Erciyes'e yaslanır Kayseri hoş geldin. Bozlakların türkülerin ruhu var toprağında Kırıkkala hoş geldin. Mertler, yiğitler ili Kırklareli hoş geldin. Ahi Evran'dan Neşet Ertaş'a Kırşehir hoş geldin. Kilis hoş geldin. Akçakoca'nın sevdası Kocaeli hoş geldin. Mevlana'dan bilgelik ocağı, Selçuklu'nun başkenti Konya, hoş geldin.

Sizler her biriniz birer şarkısınız. Pınarlardan berrak, çinilerden güzelsin Kütahya hoş geldin. dünyada eşi bulunmaz, dağın bile bey senin Malatya hoş geldin. Gediz ovasının Fatihler yetiştiren ilim irfan ocağı Manisa hoş geldin. Taşa işlenen şiirim, medeniyet mirasım Mardin, hoş geldin. Gönlü Toroslar'dan yüce Mersin hoş geldin. Seni görmeyenler güzel gördüm demesin, Muğla hoş geldin. Açtın Anadolu'yu Türklere, Muş hoş geldin. Haı Bektaş'tır pirimiz, Nevşehir hoş geldin. Tarihi çağlar aşan Niğde hoş geldin.

Bağrına yaslanmış sevinir Karadeniz, Ordu hoş geldin. Hareketlim, kadirlim, kıymetlim, Osmaniye hoş geldin. Baba ocağım Rize, kurban olurum size Rize hoş geldin. Destan şehrimiz, bayrak şehrimiz Sakarya hoş geldin. İlelebet sönmeyecek İstiklal meşalemsin Samsun hoş geldin.

Marifet namemsin Siirt hoş geldin. Karadeniz seni takar zümrüt diye sinesine Sinop hoş geldin. Aşık Veysel'in sazını çaldığı alimler, şairler şehri Sivas hoş geldin. Şanına ceylanına, bağrında yatan peygamberlerine kurban Şanlıurfa, Şanlıurfa hoş geldin. Hazreti Nuh'un şehri Şırnak hoş geldin. Tekirdağ hoş geldin. Kendisi bir bağ içinde, bizim gönlümüz onun içinde Tokat hoş geldin. İnsanına doyulmaz, tadına doyulmaz Trabzon hoş geldin.

Binbir güzelliğin cem olup adını verdiği şehir Tunceli hoş geldin. Efesi dünyaya meydan okuyan Uşak hoş geldin. Gölü ile tarihi ile sarsılsa da hep ayağa kalkan azmi ile Van, hoş geldin.

Binbir rengin yuvası, güzellikler ocası Yalova hoş geldin. Yiğidi yaman, yüreği sağlam, Bozok diyarı Yozgat hoş geldin. Kara kaşları ferman yazdıran Zonguldak hoş geldin.

Evet, bugün burada sizler;

81 vilayetiyle, 84 milyon vatandaşıyla tüm Türkiye'yi…

Yüzlerce milyon kardeşimizle tüm coğrafyamızı…

Milyarlarca dostumuzla tüm dünyayı temsil ediyorsunuz.

AK Parti 7'nci Olağan Büyük Kongremize hoş geldiniz, safa getirdiniz, muhabbet getirdiniz, güzellik getirdiniz.

Sizlerin şahsında kalbi millet ve memleket sevdasıyla çarpan, erkeğiyle kadınıyla, genciyle yaşlısıyla tüm vatandaşlarımızı selamlıyorum.

Sizlerin şahsında, bu halkın refahı, bu ülkenin kalkınması, bu devletin büyümesi için gecesini gündüzüne katan herkesi selamlıyorum. 

Sizlerin şahsında, kendisi ve ülkesi için çalışan, üreten, vatan toprağının her karışını alın teriyle sulayan işçimizi, çiftçimizi, esnafımızı, girişimcimizi, her meslekten kardeşimizi selamlıyorum.

Sizlerin şahsında, hangi inançtan, hangi kökenden, hangi mezhepten, hangi meşrepten olursa olsun, bu ülkenin 84 milyon insanının hepsini selamlıyorum.

Sizlerin şahsında, Anadolu'yu vatan yapmak için yola çıktığımız günden beri istiklalimiz ve istikbalimiz için gözlerini kırpmadan canlarını ortaya koyan tüm şehitlerimizi, gazilerimizi, bugün de yurt içinde ve yurt dışında aynı mücadeleyi sürdüren tüm kahramanlarımızı selamlıyorum.

Sizlerin şahsında, gözü ve kalbi Türkiye'nin üzerinde olan, bugün bu salonu en az sizler kadar heyecanla takip eden tüm kardeşlerimizi, dostlarımızı, tüm mazlumları selamlıyorum.

Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi hepinizin, hepsinin üzerine olsun…

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla…

HAMD, ÂLEMLERİN RABBİ, RAHMAN, RAHİM, HESAP VE CEZA GÜNÜNÜN MALİKİ ALLAH'A MAHSUSTUR.

YALNIZ SANA İBADET EDER, YALNIZ SENDEN YARDIM DİLERİZ.

BİZİ DOĞRU YOLA, KENDİLERİNE NİMET VERDİKLERİNİN YOLUNA İLET; GAZABA UĞRAYANLARIN VE SAPMIŞLARIN YOLUNA DEĞİL. 

Duamızı kabul buyur, elimizi boş çevirme Allah'ım.

Her işimize olduğu gibi, insanlığa, ümmete, milletimize, ülkemize hizmet mücadelemizin yeni bir safhasının ilk adımı olarak gördüğümüz bu kongremize de Rabbimize niyazla başlıyoruz.

İMANDIR O CEVHER Kİ İLAHİ NE BÜYÜKTÜR

İMANSIZ OLAN PASLI YÜREK, SİNEDE YÜKTÜR

Biz, bugüne kadar hangi mücadeleyi yürütmüşsek, hangi başarıları kazanmışsak, hepsini de işte bu iman, işte bu inanç, işte bu azim sayesinde gerçekleştirdik.

Bundan sonra da aynı hissiyatla, Sırat-ı Müstakim üzere yürümeye, ter dökmeye, gerektiğinde canımızı ortaya koymaya devam edeceğiz.

Eksikten ve yanlıştan münezzeh olan sadece Rabbimizdir.

Biz fanilerin elbette hatası ve eksiği olmuştur, olacaktır.

Önemli olan istikameti doğru, kalbi ferah, yüreği sağlam, azmi güçlü tutmaktır.

Gerisi Allah'ın yazgısı ve milletimizin takdiridir.

İşte bu anlayışla, "NİYET HAYR, AKIBET HAYR" diyerek, sizlerle birlikte bir kez daha yaptıklarımızın ve yapacaklarımızın muhasebesini milletimize arz etmek istiyoruz. 

CUMHUR İTTİFAKI MESAJI

Bu vesileyle, Milliyetçi Hareket Partisine ve Genel Başkan Sayın Devlet Bahçeli'ye, Cumhur İttifakı çatısı altında, büyük ve güçlü Türkiye yolunda bizimle birlikte yürüdükleri için şükranlarımı sunuyorum.

Milletimizin 15 Temmuz gecesi meydanlarda kurduğu Cumhur İttifakını, Milliyetçi Hareket Partisi ile birlikte seçimlerde ve Meclis'te devam ettirerek, mücadelemizin saflarını tahkim ettik ve genişlettik.

Hangi partiden olursa olsun, Cumhur İttifakına destek olan her bir kardeşime ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Türkiye'yi önce 2023 hedeflerine, ardından da 2053 vizyonuna inşallah bu ittifakla kavuşturacağız.

Aziz Milletim…

Değerli kardeşlerim…

AK Parti Büyük Kongreleri, kadrolarımızı yenilediğimiz, bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz hizmetlerin muhasebesini yaptığımız, vizyonumuzu güncellediğimiz demokrasi şölenleridir.

Ekim 2003'teki ilk olağan kongremizde, "HERŞEY TÜRKİYE İÇİN, BU IŞIK HİÇ SÖNMEYECEK" diyerek yola çıkmıştık.

Kasım 2006'daki ikinci olağan kongremizde, "TÜRKİYE'NİN PARTİSİ, TÜRKİYE'NİN LİDERİ" diyerek milletimizle kucaklaşmıştık. 

Ekim 2009'daki üçüncü olağan kongremizde, "BİZ BİRLİKTE TÜRKİYE'YİZ" diyerek ülkemizi kucaklamıştık.

Eylül 2012'deki dördüncü olağan kongremizi, "BÜYÜK MİLLET, BÜYÜK GÜÇ, HEDEF 2023" diyerek taçlandırmıştık.

Eylül 2015'deki beşinci olağan kongremizde "2023 KARARLIĞIMIZI" tekrar vurgulamıştık.

Ağustos 2018'deki altıncı olağan kongremizi, "MİLLET BİR, HEDEF BİR" diyerek gerçekleştirmiştik.

Bugün de "İNANDIĞIN YOLDA YÜRÜ" diyerek hazırlandığımız yedinci olağan kongremizi, "TÜRKİYE İÇİN GÜVEN VE İSTİKRAR" azmiyle topluyoruz.

Her büyük kongremizde vizyonumuzu daha ileriye taşıdık, hedeflerimizi daha büyüttük, eser ve hizmet siyasetimizi daha güçlendirdik.

Aziz Milletim…

Değerli kardeşlerim…

AK Parti Büyük Kongreleri, kadrolarımızı yenilediğimiz, bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz hizmetlerin muhasebesini yaptığımız, vizyonumuzu güncellediğimiz demokrasi şölenleridir.

Ekim 2003'teki ilk olağan kongremizde, "HERŞEY TÜRKİYE İÇİN, BU IŞIK HİÇ SÖNMEYECEK" diyerek yola çıkmıştık.

Kasım 2006'daki ikinci olağan kongremizde, "TÜRKİYE'NİN PARTİSİ, TÜRKİYE'NİN LİDERİ" diyerek milletimizle kucaklaşmıştık.

Ekim 2009'daki üçüncü olağan kongremizde, "BİZ BİRLİKTE TÜRKİYE'YİZ" diyerek ülkemizi kucaklamıştık. 

Eylül 2012'deki dördüncü olağan kongremizi, "BÜYÜK MİLLET, BÜYÜK GÜÇ, HEDEF 2023" diyerek taçlandırmıştık.

Eylül 2015'deki beşinci olağan kongremizde "2023 KARARLIĞIMIZI" tekrar vurgulamıştık.

Ağustos 2018'deki altıncı olağan kongremizi, "MİLLET BİR, HEDEF BİR" diyerek gerçekleştirmiştik.

Bugün de "İNANDIĞIN YOLDA YÜRÜ" diyerek hazırlandığımız yedinci olağan kongremizi, "TÜRKİYE İÇİN GÜVEN VE İSTİKRAR" azmiyle topluyoruz.

Her büyük kongremizde vizyonumuzu daha ileriye taşıdık, hedeflerimizi daha büyüttük, eser ve hizmet siyasetimizi daha güçlendirdik.

Biz, siyasetin, sadece geçmişle değil, aynı zamanda bugünle, güncelle de sınırlı kalmaması; yarını, geleceği, umudu kucaklaması gerektiğine inanan bir mefkûreye sahibiz.

Yarın diye ifade ettiğimiz büyük ufuk, bizim maziden atiye kurulan köprü dediğimiz, geçmişi ve bugünü de içeren kuşatıcılığa sahiptir.

Bunun için bizim inancımızda umutsuzluk, yani yarından ümidini kesmek, küfre eşdeğer görülmüştür.

Geçmişimizi hakkıyla bilmeden, bugünün hakkını vermeden, geleceği inşa edemeyiz. 

Türkiye'nin bugün bulunduğu yer, şanlı tarihinin şerefli mirasıyla, geleceği için belirlediği hedefleri arasındaki ince çizginin tam ortasıdır.

Geleceğe ilişkin tasavvurlarımızı anlatırken, söze daima geçmişten başlamamızın sebebi de işte budur.

Büyük rüyalar görmek, bu rüyaların ardından gitmek bize medeniyetimizin emridir.

Siyasetin en başta gelen vazifesinin de, milletle birlikte bu rüyaları görmek, umutları canlı tutmak, hedefler koymak suretiyle inşa ve ihya faaliyetinde bulunmak olduğuna inanıyoruz.

Milletimiz, yaşadığı onca badireye rağmen hep ayakta kalmayı ve yeniden şahlanışa geçmeyi, bu vasfı sayesinde başarmıştır.

"GÜCÜMÜZÜ CESARETİMİZİ MİİLETİMİZİN BİNLERCE YILLIK BİRİKİMİNDEN ALDIK"

Asırlarca 3 kıta 7 iklimi idare etmiş devletini, 7 düvelin leş kargaları gibi başına üşüşmesiyle kaybeden milletimizin, İstiklal Marşımızda ruh ve vücut bulan zaferinin hikmetini arayanlar, önce buraya bakmalıdır.

Tek parti faşizminden darbe ve vesayet cenderesine, bunların yol açtığı siyasi, sosyal, ekonomik krizlerden, bölgesel ve küresel tehditlere kadar nice zorlu mücadeleyi, yine aynı anlayışla yürüttük.

Geçtiğimiz 19 yılda, Türkiye'yi demokraside ve kalkınmada dünyanın en ileri ülkeleri seviyesine getirmek için attığımız her adımda, gücümüzü ve cesaretimizi, milletimizin binlerce yıllık bu birikiminden aldık.

Bugün, insanlığın yakın tarihin en önemli sağlık kriziyle boğuştuğu, küresel siyasi ve ekonomik sistemin köklerinden sarsıldığı, yeni arayışların filiz vermeye başladığı bir dönemden geçiyoruz.

Ülkemizi ve milletimizi, sürekli kendi iç sıkıntılarıyla meşgul ederek, son iki asırdır bu tür köklü değişimlerin dışında tutanlar, yine aynı oyunun peşindeler.

Ama bu defa başaramayacaklar.

Çünkü bu defa farklı bir Türkiye var.

Bu defa, kökenine, inancına, meşrebine bakmaksızın 84 milyon vatandaşıyla TEK MİLLET diyen bir Türkiye var. 

Bu defa, rengini şehitlerinin kanından alan bayrağını en tepeye dikmekteki kararını TEK BAYRAK diyerek haykıran bir Türkiye var.

Bu defa, vatanının tek bir karışına dahi göz dikenlere dünyayı dar edeceğini TEK VATAN diyerek ortaya koyan bir Türkiye var.

Bu defa, binlerce yıllık devlet silsilesinin son temsilcisi Cumhuriyetini ilelebet payidar kılmak için TEK DEVLET diyerek canını dişine takan bir Türkiye var.

Bu defa, sadece elindekilere sahip çıkmakla yetinmeyen, yeni küresel siyasi ve ekonomik düzende hak ettiği yeri alma kararlığını 2023 hedefleriyle, 2053 vizyonuyla, 2071 idealiyle gösteren bir Türkiye var.

Bu defa, üzerinde asırlardır sahnelenen senaryoları yırtıp atan, bilhassa da son 8 yıldır önüne kurulan tuzakları birer birer yıkıp geçen, hedeflerinden asla kopmayan bir Türkiye var.

Ellerinden gelse, "yağmurlu havada ülkemize bir bardak su vermeyecek" olanların her gün karşımıza yeni dayatmalarla çıkmaları, bizi yolumuzdan döndüremedi, döndüremeyecektir. 

Türkiye'yi, kendi halkı ve Yunus'un "BİR BEN VARDIR BENDE, BENDEN İÇERU" deyişinde olduğu gibi temsil ettiği tüm değerler adına, yeni küresel siyasi ve ekonomik düzenin asli unsurlarından biri yapmakta kararlıyız.

İnsanlığı; hakkın, hakkaniyetin, adaletin, merhametin, sevginin, huzurun teminatı olacak bir küresel yönetim anlayışıyla buluşturacak MEDENİYET NÖBETİNİ devralmaya hazırlanıyoruz.

"İMAN VARSA İMKÂN VARDIR" inancıyla, 21'inci yüzyılın kapılarını, hem milletimiz, hem tüm insanlık için açmak için yola çıkıyoruz.

Uzunca bir süredir takip ettiğimiz rotamızın adı olan 2023 hedeflerimizi yeni bir başlangıç haline dönüştürerek, 21'inci yüzyılı ve ötesini kuşatacak büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa ediyoruz.

Dünyanın, karmaşık bir endişe bataklığında çırpındığı şu dönemde, biz insanlık için sayısız imkânlar bahşeden bir hafıza denizinde yol alıyoruz.

İnsanlığın ihtiyacı olduğu tüm fikirlerin ve değerlerin, bizim hafıza hazinemizde var olduğuna inanıyoruz.

"YENİ BİR DÜNYA DÜZENİ KURULMASINA ÖNCÜLÜK ETMENİN SORUMLULUĞUNA TALİBİZ"

Teknolojinin insansız bir dünyaya doğru evrilmeye çalışıldığı tarihi yol ayrımında, biz insanın fıtri güzellikleri üzerinden yeni bir dünya düzeni kurulmasına öncülük etmenin sorumluluğuna talibiz. 

İnşallah bunu başaracağız.

Bugün burada, kendimiz ve tüm insanlık için bu mücadeleyi vermenin ve Allah'ın izniyle başarıya ulaştırmanın ahdiyle bir araya geldik.

Şimdi ahdimizi hep birlikte öyle bir tekrarlayalım ki, duyanların kalbindeki pas silinsin, yüreğindeki tereddüt gitsin, gönlündeki aşk harlansın.

Hazır mıyız?

TEK MİLLET diyor muyuz?

TEK BAYRAK diyor muyuz?

TEK VATAN diyor muyuz?

TEK DEVLET diyor muyuz?

TÜRKİYE İÇİN GÜVEN VE İSTİKRAR diyor muyuz?

BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE'Yİ inşa ediyor muyuz?

MEDENİYET NÖBETİNİ tekrar devralmaya hazır mıyız?

Rabbim hepinizden razı olsun.

TEK TEK SIRALADI

Aziz Milletim…

Değerli kardeşlerim…

Biraz önce de ifade ettim; geleceğe bakarken yola geçmişten çıkmamız gerekiyor.

Hem millet olarak, hem medeniyet olarak öylesine köklü, öylesine kadim, öylesine zengin bir maziye sahibiz ki, hepsini anlatmaya kalksak, buna günler, aylar yetmez. 

Bunun için sadece önemli dönüm noktalarına işaret ederek, ülkemize kazandırdıklarımıza gelmek istiyorum.

Coğrafyamızdaki varlığımızı değil ama mutlak hükümranlığımızı Malazgirt Zaferiyle başlatıyoruz.

Malazgirt, tıpkı bugün her kökenden, her meşrepten insanımızın milli birliğimize, ülke bütünlüğümüze sahip çıktığı gibi, Anadolu'nun tüm renklerinin ortak zaferidir.

Sultan Alparslan'ın, kefen niyetine giydiği beyaz kaftanı, kalpten kalbe, elden ele hiç yere düşmeden, lekelenmeden bugüne kadar gelmiştir.

Sınırlarımızı koruyan askerimiz de, güvenliğimizi sağlayan polisimiz ve jandarmamız da, üretimiyle ve emeğiyle ülkemize katkı sağlayan her bir insanımız da Sultan Alparslan'ın manevi kaftanının birer muhafızıdır.

Bu kutlu zaferden hemen birkaç yıl sonra Kutalmışoğlu Süleyman Şah'ın İznik'te kurduğu, daha sonra başkenti Konya'ya taşınan Anadolu Selçuklu Devleti, coğrafyamızdaki ilk kalıcı mührümüzdür.

"TARİHİ DÖNÜŞÜMÜ EN GÜZEL RAKAMLAR ANLATIYOR"

Osman Gazi'nin Söğüt'te diktiği Osmanlı Çınarı, tam 6 asır boyunca Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarında medeniyetimizin merhamet, adalet ve refah bayrağını dalgalandırmıştır. 

Sultan Fatih'in İstanbul'u fethiyle, Osmanlının dünya tarihinin en büyük devletlerinden biri olma vasfı, tartışmasız bir şekilde tescillenmiştir.

Birinci Dünya Savaşının ardından tarihe gömülmek istenen bu millet, İstiklal Harbini başarıya ulaştırıp yeni devleti Türkiye Cumhuriyetini kurarak, bir kez daha ayağa kalkmıştır.

Şairin, "GÖMELİM GEL SENİ TARİHE DESEM, SIĞMAZSIN" diyerek tarif ettiği bu büyük şahlanışın ardından da, ülke ve millet olarak bizi rüyalarımızdan uzak tutmak için her yolu denemeye devam ettiler.

Türkiye ne zaman demokrasi ve kalkınma hamlesine girişse, karşısına içeriden ve dışarıdan nice engeller çıkartıldı.

Rahmetli Menderes'in ve rahmetli Özal'ın çabalarıyla, rahmetli Erbakan ve rahmetli Türkeş'in dirayetli duruşlarıyla elde edilen kazanımlar, bizi ancak 2000'lerin başına kadar getirmeye yetebildi.

AK Parti, milletimizin tarih ve medeniyet iddiasının temsilcisi olarak iktidara geldiğinde, karşımızda her şeyiyle tel tel dökülen bir ülke vardı.

Demokrasimiz yaralıydı, kalkınmamız eksikti, huzurumuz kaçıktı, ama hamdolsun inancımız ve umudumuz dipdiriydi. 

AK Parti, milli iradenin üstünlüğünü tam manasıyla tesis ederek Türkiye'de demokrasiyi güçlendirdi.

AK Parti, 81 vilayetimizin tamamını, eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, sanayiden spora her alanda yaptığı yatırımlarla kalkındırdı.

AK Parti, polemik ve kavga siyasetinin yerine eser ve hizmet siyasetini getirerek, asırlık kayıplarımızın sebebi olan zihniyeti değiştirdi.

AK Parti, kesintisiz reformlarıyla ülkemizin muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma mücadelesini adım adım ileriye taşıdı.

Bu tarihi dönüşümü en güzel rakamlar anlatıyor.

Şimdi sizlere, hükümetlerimiz döneminde yaptığımız icraatları, olabilecek en özet haliyle hatırlatmak istiyorum.

İktidara geldiğimizde ülkemizi eğitim, sağlık, güvenlik ve adalet üzerinde kalkındıracağımızın sözünü vermiştik.

EĞİTİM ALANI

Bunun için de icraatlarımızı hep bu sırayla anlatıyoruz.

Önce EĞİTİM dedik ve bütçede önceliği her zaman bu alana verdik.

Milli eğitim bütçesini 2002'deki 7,5 milyar lira seviyesinden aldık, 2021 yılı itibariyle 147 milyar liraya çıkardık.

Yükseköğrenim bütçemizi ilave ettiğimizde bu rakam 212 milyar liraya ulaşıyor. 

Resmi-özel dâhil tüm okullarımızın sayını 50 bin 877'den 87 bin 678'e, derslik sayımızı 343 binden 600 bine yükselttik.

Yıllarca vatandaşımızın üzerinde yük olan okul kitaplarını, her seviyede ücretsiz olarak çocuklarımızın hizmetine sunuyoruz.

Bugüne kadar toplam 693 bin öğretmenimizin atamasını gerçekleştirdik.

Eğitimi 4+4+4 şeklinde kademelendirerek, zorunlu eğitimi 12 yıla yükselttik.

Üniversite sayımızı 76'dan 207'ye, üniversite öğrencisi sayımızı 1,5 milyondan 8 milyonun üzerine çıkardık.

Üniversiteye girişteki okul katkı puanlarını, katsayı farklılıklarını, üniversite harçlarını kaldırdık.

Maarif Vakfımız ile 43 farklı ülkede dostlarımıza eğitim desteği veriyoruz.

Yükseköğrenim yurtlarının hem kalitesini yükselttik, hem de yatak kapasitesini 282 binden 700 bin sınırına getirdik.

Lisans öğrencilerine verilen kredi veya burs rakamlarını, aylık 45 liradan aldık, bu yıl itibariyle aylık lisansta 650 liraya, yüksek lisansta 1.300 liraya, doktorada 1.950 liraya yükselttik.

Gençlik merkezi sayımızı 9'dan 364'e çıkartarak, ülkemizin her köşesine yaygınlaştırdık. 

SPORDA; atletizm pisti sayımızı 12'den 56'ya, yarı-tam olimpik yüzme havuzu sayımızı 46'dan 278'e, toplam tesis sayımızı ise 1.575'den 3 bin 907'a çıkardık.

Ülke genelinde 32 stadyumun yapımını tamamladık, 10 tanesinin inşası, 4 tanesinin de proje ve ihale çalışmaları sürüyor.

SAĞLIK ALANINDA YAPILANLAR

SAĞLIK alanında, hastanelerdeki yatak sayımızı 164 binden 253 binin üzerine, nitelikli yatak sayımızı 19 binden 162 bine çıkardık.

Halkımıza daha iyi hizmet vermek için 378 binden devraldığımız sağlık çalışanı sayımızı, bugün 1 milyon 177 bine ulaştırdık.

Hekim sayımız, 2002'deki 92 bin seviyesi iken, bugün 174 bini geçti.

Sağlıktaki kalitenin önemli göstergelerinden olan ambulans başına düşen nüfus sayımızı 107 binlerden 14 binlere indirdik.

İlkini 2017 yılında Yozgat'ta açtığımız şehir hastanelerimizin sayısını 17'ye, toplam yatak kapasitesini de 22 bin 600'e yükselttik.

Halen 9 şehir hastanemizin inşası, 3'ünün ihale süreci, 3'ünün de proje çalışmaları devam ediyor.

Bunlar da tamamlandığında, toplamda 43 bin 158 yatak kapasiteli 32 şehir hastanesini ülkemize kazandırmış olacağız. 

SPOR ALANINDA YAPILANLAR

SOSYAL HİZMETLERDE; son 18 yılda ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza toplamda 411 milyar lirayı aşan tutarda yardım yaptık.

Engelli aylığını, 2002 yılındaki ortalama 24 lira seviyesinden 2021 Ocak itibariyle ortalama 914 liraya çıkardık.

Kamudaki engelli istihdamı 2002 yılında sadece 5 bin 777 iken, bugün 58 binin üzerindedir.

Yaşlılık maaşını, 2002 yılında aylık 24 liradan aldık, 2021 Ocak ayı itibariyle 763 liraya yükselttik.

Net asgari ücret 2002 yılında 184 lira iken, bu yılbaşı itibariyle 2 bin 825 lira olarak uygulanıyor.

ADALET ALANINDA YAPILANLAR

ADALET; en çok hassasiyet gösterdiğimiz alanlardan biridir.

Hâkim, savcı ve diğer personel sayısını yüzde 176 oranında artırarak, yargının insan kaynağı kapasitesini güçlendirdik.

İktidara geldiğimizde 9 bin 349 olan hâkim-savcı sayısı, FETÖ'cü hainlerin yol açtığı tahribata rağmen, bugün 21 bin 651'e ulaştı.  

İstinaf uygulamasını başlatarak 15 bölge adliye mahkemesi ve 8 bölge idare mahkemesini devreye almak suretiyle temyizdeki yığılmaların önüne geçtik.

Yargının, hukuku daha etkin ve sade şekilde işletebilmesi amacıyla temel kanunların pek çoğunu baştan sona yeniledik.

İnşa ettiğimiz 274 adalet hizmet binasıyla, hem yargı mensuplarımıza, hem de vatandaşlarımıza en iyi fiziki şartları sağlamanın gayreti içinde olduk.

Adalet arayışının insanlığın bitmeyecek yolculuğu olduğu anlayışıyla, reform gündemimizden hiç ayrılmadık.

Son olarak da, geçtiğimiz haftalarda İnsan Hakları Eylem Planımızı milletimizin takdirine sunduk.

Ayrıca, milletimizi yeni ve sivil Anayasa ile buluşturmak için çalışmaya başladık.

GÜVENLİK HİZMETLERİ

GÜVENLİK; milletimize söz verdiğimiz şekilde önceliklerimizin daima en başında gelmiştir.

Askerlerimiz sınırlarımızda, emniyet teşkilatımız şehirlerimizde, jandarmamız kırsalda, sahil güvenliğimiz kıyılarımızda, istihbaratımız her yerde, milletimizin huzuru için gece gündüz görev yapıyor.

PKK başta olmak üzere tüm terör örgütlerini hezimete uğratarak, ülkemiz sınırları içinde eylem yapamaz hale getirdik. 

Diğer yandan, milletimizin doğrudan günlük hayatına dokunan hizmetler veren mahalli idarelerimizi, mevzuatından kaynaklarına kadar her alanda güçlendirdik.

Muhtarlarımızın vatandaşlarımıza daha etkin hizmet verebilmelerini sağlayacak mekanizmaları kurarken, muhtarlarımızın özlük haklarında çok önemli iyileştirmeler yaptık.

ULAŞTIRMA ALANI

ULAŞTIRMADA; geçtiğimiz 19 yılda toplam 932 milyar lira tutarında yatırım yaparak, ülkemizin altyapısını baştan sona yeniledik, geliştirdik.

Karayollarında, 6 bin 101 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol mesafemizi 28 bin 200 kilometreye, 1.714 kilometreden devraldığımız otoyol uzunluğumuzu 3 bin 523 kilometreye yükselttik.

Karayolu tünel sayımızı 83'den 438 adete, karayolu tünel uzunluğumuzu 50 kilometreden 595 kilometreye, köprü ve viyadük uzunluğumuzu 311 kilometreden 701 kilometreye çıkardık.

Osman Gazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Nissibi Köprüsü, Avrasya Tüneli, Marmaray, Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli, Erkenek, Cankurtaran, Sabuncubeli, Ovit Tünelleri gurur abidesi projelerimiz arasındadır.

İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu, Menemen-Aliağa-Çandarlı Otoyolu, Ankara-Niğde Otoyolunu bu dönemde ağımıza kattık. 

Çanakkale 1915 Köprüsünün de içinde yer aldığı Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe Otoyolu ile Ankara-İzmir Otoyolunun inşası sürüyor.

Demiryollarında, toplam 1.213 kilometre uzunluğunda hızlı tren ağı inşa ettik.

Ülkemizin 11 bin 590 kilometre uzunluğundaki mevcut demiryolu ağını, adeta sıfırdan inşa etmişçesine baştan sona yeniledik.

İzmir'e İzban'ı, Ankara'ya Başkentray'ı, İstanbul'a Gebze-Halkalı Banliyösünü ve çeşitli şehirlerimizde pek çok metro hatlarını ülkemize kazandırdık.

Havayollarında, 26'dan devraldığımız havalimanı sayımızı 30 ilaveyle 56'ya çıkardık.

İstanbul Havalimanının yıllık 90 milyon yolcu kapasiteli ilk etabını hizmete sunduk.

Yurt dışı uçuş noktamızı 60'dan 329'a, uçulan ülke sayısını 50'den 126'ya yükselttik.

Salgın sebebiyle durgunluğa girmiş olsa da, Türkiye geleceğin en büyük hava yolu ulaşım altyapısına sahip ülkesi olarak dünyada ilk sıralarda yer alacaktır.

Denizcilikte, tersane sayımız 37'den 83'e, yat bağlama kapasitemiz 8 bin 500'den 18 bin 545'e çıktı.

Filyos limanının, Rize İyidere Limanının, Haliç, Tekirdağ, Datça Yat Limanlarının yapımları sürüyor.

 
 

İletişimde, 2002 yılında 3 bin olan geniş bant abone sayısı 85 milyona ve 23 milyon civarında olan mobil telefon abone sayısı 84 milyona yükseldi.

Bugün 54 milyona yaklaşan e-devlet kullanıcı sayısıyla, bu alanda dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girdik.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK HİZMETLERİ

18 yıl önce 145 olan atıksu arıtma tesisi sayısı 1.170'i, yüzde 35 olan atıksu arıtma hizmeti verilen belediye nüfusu oranı da yüzde 89'u buldu.

TOKİ kanalıyla ürettiğimiz konut sayısı, hedefimiz olan 1 milyon adete ulaştı.

Toplam 35 millet bahçesini hizmete aldık, 22 millet bahçemizi açılışa hazır hale getirdik.

Halen 9 millet bahçesi bitme aşamasındayken, 48 millet bahçesinin yapımı ve 33'ünün ihalesi sürüyor.

TARIMDA; 2002 yılında 37 milyar lirayı bulmayan Tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasılamız, geçtiğimiz yıl 333 milyar lirayı geride bıraktı.

Tarım ve gıda ürünleri ihracatımız 20 milyar lirayı geçti.

Çiftçilerimize bugüne kadar ödediğimiz tarımsal desteklerin toplamı 160 milyar liraya yaklaştı.

Sadece bu yıl yapacağımız tarımsal destekleme ödemeleri tutarı 24 milyar liradır.

Türkiye'nin, iklim şartları sebebiyle üretimi sınırlı olan birkaç ürün dışında, tarımda dışa bağımlılığı kesinlikle söz konusu değildir.

Geçtiğimiz 19 yılda tarla ve sebze üretimimiz yüzde 20, meyve üretimimiz yüzde 67, süt ve et üretimimiz iki katına yakın artış göstermiştir.

Orman varlığımızı 20,8 milyon hektardan 22,9 milyon hektara, 175 olan korunan alan sayımızı 616'ya, 16 olan tabiat parkı sayımızı 250'ye çıkardık.

Barajlarımızın sayısını 276'dan 600 ilaveyle 876'ya, içmesuyu tesislerimizin sayısını 84'ten 262 ilaveyle 346'ya, sulama tesislerimizin sayısını 1.764'ten 1.457 ilaveyle 3 bin 221'e ulaştırdık. 


EKONOMİ ALANINDA YAPILANLAR

MAKROEKONİMİDE; satın alma gücü paritesine göre milli gelirde Türkiye'yi dünyada 17'nci sıradan 13'üncü sıraya yükselttik.

Dünyayı kasıp kavuran salgına rağmen geçtiğimiz yıl yüzde 1,8 büyümeyle, G-20 ülkeleri arasında ikinci sırada yer aldık.

Göreve geldiğimizde vergi gelirlerinin yüzde 86'sını bulan faiz ödemelerini, geçtiğimiz yıl yüzde 16'ya gerilettik.

Avrupa ülkelerinde yüzde 97'ler, gelişmiş ülkelerde yüzde 130'lar civarında olan borç stokunun milli gelire oranını yüzde 42,6 seviyesinde tutmayı başardık.

İhracatımızı 36 milyar dolardan aldık 170 milyar dolar bandına kadar çıkardık.

Her ay yeni ihracat rekorları kırarak, bu yolda yürümeyi sürdürüyoruz.

Son bir kaç gündür piyasalarda yaşanan dalgalanmalar, Türkiye ekonomisinin temellerini, gerçek dinamiklerini, taşıdığı potansiyeli ve yarınını kesinlikle yansıtmıyor.

Türk sanayisi, salgın dönemindeki performansıyla direncini ve gücünü bir kez daha ortaya koymuştur.

Kamu maliyesi ve finans sektöründeki göstergeler, gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkeye göre daha sağlam bir yapıya sahip olduğumuza işaret ediyor.



EKONOMİDE REFORM TAKVİMİ AÇIKLAMASI

Bir süre önce açıkladığımız ekonomideki reform programımızın politikalarını ve takvimini dün akşam itibarıyla ilan ettik.

Şimdi artık vakit, daha çok çalışma, üretme, gaza basma, hedeflerimize yürüme vaktidir.

İktisadi temeli olmayan hareketlere karşı ülkesinin yanında yer alarak, güven ve istikrar mesajımıza sahip çıktıkları için milletimizin tüm fertlerine ayrıca teşekkür ediyorum. 

VATANDAŞLARA DÖVİZ VE ALTIN ÇAĞRISI

Sadece kendilerini güvende hissetmek amacı ile evlerinde döviz ve altın tutan vatandaşlarıma buradan bir çağrıda bulunuyorum.

Bu vatandaşlarımdan, milli servetimiz olan evlerindeki döviz ve altını, çeşitli finans araçlarına yatırarak, ekonomiye ve üretime kazandırmalarını istiyorum.

KATILIM FİNANS ŞİRKETLERİ VURGUSU

Finans kuruluşları, özellikle de katılım finans şirketleri, bu altın ve dövizler için müşterilerine, onları memnun edecek getiri sağlayabilecek alternatifler sunuyor.

İş insanlarımıza da, 30 Haziran'a kadar devam eden varlık barışından yararlanarak, yurt dışındaki kaynaklarını ülkemize getirebileceklerini tekrar hatırlatıyorum.



Ülkemize yatırım yapan uluslararası yatırımcılara ise, Türkiye'nin gücüne ve potansiyeline güvenmeleri çağrısında bulunuyorum.

Esasen, bu çağrının somut göstergeleri de vardır.

Geçen yıl ülkemizde yeni açılan işyeri sayısı 103 bine yaklaşırken, kapanan sayısı 16 binin altında kaldı.

İş yapma kolaylığı endeksinde 2002 yılında 175 ülke arasında 84'üncü sırada olan ülkemiz, geçtiğimiz yıl 190 ülke arasında 33'üncü sıraya yükseldi.

Türkiye'de 2010-2020 arasında kurulan 75 bin 699 adet uluslararası sermayeli şirketten, toplam sermayesi 39 milyar lirayı bulan 11 binden fazlası, salgına rağmen geçtiğimiz yıl faaliyete başladı.

Şimdi buradan soruyorum; hangi uluslararası yatırımcı geleceğine güvenmediği bir ülkeye gelip şirket kurar ve o ülkenin vatandaşlarıyla iş ortaklığı yapar?

Aynı şekilde, ülkemizde dünyanın hemen her devletinden 200 bin uluslararası öğrenci eğitim görüyor.

Soruyorum, hangi ana-baba evladını geleceğine güvenmediğini, huzurundan ve güvenliğinden emin olmadığı bir ülkeye 4-5 yıllığına eğitime gönderir?



Siz içeride birilerinin "battık, bittik, yıkıldık, öldük" diye terane tutturduğuna, kendi ülkelerini kötüleme yarışına girdiklerine bakmayın…

Bunlar kendi ülkelerinin ve milletlerinin felaketinden iktidar devşirme hevesinde olan, gözlerini kin ve nefret bürümüş, kifayetsiz muhterislerdir.

Türkiye gücünü, ekonomisinin sağlam altyapısından, üretiminden, yetişmiş insan kaynağından, girişimcilerinden, ihracatçılarından; velhasıl reel ekonomisinden alan bir ülkedir.

Dinamik iktisadi yapımızla, mali disiplinimizle, serbest piyasaya ekonomisine bağlılığımızla, her türlü şoka dayanıklı olduğumuzu defalarca ispatladık.

Önümüzdeki dönem Türk ekonomisini YATIRIM, ÜRETİM, İSTİHDAM ve İHRACAT temelinde büyüterek, çok daha iyi yerlere geleceğiz.

DIŞİŞLERİ ALANINDA YAPILANLAR

DIŞ POLİTİKADA; ülkemizin elindeki araçları hem güçlendirdik, hem de çeşitlendirdik.

Daha evvel sınırlı varlığımızın olduğu Afrika, Asya ve Latin Amerika gibi bölgelere yönelik açılım politikaları uyguladık.

Böylece 2002 yılında 163 olan dış temsilcilik sayımızı 251'e yükselttik.

Dünyanın en yaygın dış misyon ağına sahip 5 ülkesi arasında yer alıyoruz.



Bayrağımızın dalgalanmadığı hiçbir yer bırakmamak hedefiyle dünyanın dört bir köşesinde mevcudiyetimizi artırmaya devam ediyoruz.

Ülkemizin milli menfaatlerine saygı gösteren hiçbir ülkeyle çözülemeyecek sorunumuz olmadığına inanıyoruz.

Önümüzdeki dönemde dostlarımızın sayısını artırıp husumetleri gidererek bölgemizi bir huzur adasına çevirmekte kararlıyız.

Esasen, bugüne kadar attığımız tüm adımlar da aynı amaca matuftur.

Suriye'de, tüm dünya mazlumlara sırtını dönerken, biz sınırlarımızı ve kalbimizi açtık.

Rejimin zulmü yanında, DEAŞ'tan PKK-YPG'ye kadar pek çok terör örgütünün acıya ve kana buladığı bu kadim topraklara barışı ve istikrarı getirmek için tüm imkânlarımızı kullandık.

Sınırötesi harekâtlarımızla milyonlarca masumun rejim veya terör örgütleri tarafından katledilmesinin önüne geçtik.

Ülkenin siyasi birliğinin ve toprak bütünlüğünün sağlanması konusunda yürütülen çabalara samimi ve yapıcı destek verdik.

Suriye gerçek anlamda Suriyelerin yönettiği bir yer haline gelene kadar da bu gayretlerimizi sürdürecek, Suriye halkının yanında olmaya devam edeceğiz.



Bir başka önemli dış politika açılımımız, Libya'daki meşru hükümetle yaptığımız deniz yetki alanlarına ilişkin anlaşmadır.

Bu anlaşmayla, hem Türkiye'nin, hem de Libya halkının Akdeniz'deki doğal kaynaklar üzerinde varolan haklarını garanti altına aldık.

Ülkemizi ve Libya'yı Akdeniz'de dışlamak için kurulan tezgâhları birer birer bozduk.

Libya'nın meşru hükümetine verdiğimiz destekle, bu ülkeyle ilgili emelleri olan kötü niyetli çevrelerin heveslerini de kursaklarında bıraktık.

Türkiye'nin sağladığı destek sayesinde bugün Libya yeniden geleceğine umutla bakabiliyor, demokratik süreçleri yürütebiliyor.

Önümüzdeki dönemde de Libyalı kardeşlerimizin yanında yer almayı sürdüreceğiz.

Yaklaşık 30 yıl önce, Dağlık Karabağ'ın ve Azerbaycan topraklarının beşte birinin işgaliyle yaşanan katliamlar, Azerbaycanlı kardeşlerimizle birlikte bizim de yüreğimizi dağlamıştı.

Minsk üçlüsü adı altında bu krizi çözmeyi üstlenenler, 30 yıl boyunca meseleyi daha da karmaşık hale getirmekten başka hiçbir şey yapmadılar.

Azerbaycanlı kardeşlerimiz bu süreçte hep, krizin diyalog ve anlaşma yoluyla çözümü yönünde çaba harcadılar.



Buna rağmen Ermenistan tarafı saldırılarına ara ara devam etmiş, diyalog kanallarını tıkayan taraf olmuştur.

Geçtiğimiz yılın son aylarında Ermenistan ordusu yeniden saldırıya geçince, Türkiye olarak tüm imkânlarımızla Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında yer aldık.

Türkiye'nin desteği ve Azerbaycan ordusunun kahramanlığı sayesinde verilen destansı bir mücadeleyle, hamdolsun bu kirli işgal sona erdi.

Türkiye-Azerbaycan kardeşliğini daha da güçlendiren bu sürecin, varılan anlaşmaya uygun şekilde neticelenmesi için takipte kalacağız.

Amerika Birleşik Devletleri'nden Rusya'ya, Avrupa Birliği'nden Arap coğrafyasına kadar tüm ülkelerle ilişkilerimizi, Türkiye'nin menfaatleri ve milletimizin beklentileri doğrultusunda şekillendirmeyi sürdüreceğiz.

Afrika, Asya ve Avrupa'nın kalbinde yer alan bir ülke olarak, bizim ne doğuya, ne de batıya sırtımızı dönme lüksümüz yoktur.

Birbiriyle rekabet, hatta gerilim halinde olan ülkelerle aynı anda dengeli, tutarlı ve uzun vadeli işbirlikleri geliştirmenin kolay olmadığını elbette biliyoruz.



Ancak Türkiye, hem coğrafi konumu, hem ekonomik çıkarları, hem de kuşatıcı dış politika vizyonuyla, bunu başaracak güce ve dirayete sahiptir. 

SANAYİ VE TEKNOLJİ ALANINDA YAPILAN İCRAATLAR

SANAYİ VE TEKNOLOJİDE; 2002 yılında ülkemizde 192 Organize Sanayi Bölgesi varken, biz bunu 133 ilaveyle 325'e yükselttik.

Ayrıca, 22 Endüstri Bölgesi, 79 Teknopark, 1.242 Ar-Ge Merkezi, 364 Tasarım Merkezi kurduk.

Türkiye Uzay Ajansını faaliyete geçirmek ve Milli Uzay Programımızı kamuoyuyla paylaşmak suretiyle, bu alanda da iddiamızı ortaya koyduk.

Yerli otomobilimizin fabrikasının inşası sürüyor, inşallah 2022'nin sonunda milletimizin hizmetine sunulacak.

SAVUNMA SANAYİİ ALANINDA

SAVUNMA SANAYİNDE; 2002 yılında sadece 62 savunma projesi yürütülürken, bugün bu sayı 750'yi geçti.

Savunma sanayi projelerimizin bütçesi de, 5,5 milyar dolardan, ihale sürecindekilerle birlikte 75 milyar dolarlık bir hacme ulaştı.

Aynı şekilde savunma ve havacılık ihracatımız da 248 milyon dolardan 3 milyar doların üzerine çıktı. 


ENERJİ ALANINDA YAPILANLAR

ENERJİDE; toplam kurulu gücümüzü 31 bin 846 megavattan 96 bin 271 megavata yükselttik.

TANAP ve TürkAkım gibi ülkemizi bölgesel enerji merkezi haline getirecek projeleri tamamladık.

Karadeniz'deki Sakarya Havzasında Tuna-1 kuyusunda 405 milyar metreküp doğal gaz rezervi keşfettik.

Bu rezervi milletimizin hizmetine sunmak için çalışmalarımız sürüyor.

Türkiye'yi nükleer güçle elektrik üreten sayılı ülkelerden biri yapacak Akkuyu Nükleer Santralimizin inşası devam ediyor, inşallah ilk reaktörde 2023'te üretim başlıyor. 

KÜLTÜR ALANINDA YAPILANLAR

KÜLTÜRDE; dünya mirası listesinde olan varlık ve alanlarımızın sayısını 9'dan 18'e, kültür merkezlerimizin sayısını 42'den 118'e, yurtdışından getirilen eser sayısını 2 bin 525'den 4 bin 854 çıkardık.

Dizi ve filmlerimiz, dünyadaki en önemli kültür elçilerimiz haline geldi.

Bugün 152 farklı ülkede 600 milyon kişi Türk dizilerini ve filmlerini izliyor.

Vakıflar Genel Müdürlüğümüz kanalıyla restore ettiğimiz ecdat yadigârı eserlerin toplamı 5 bin 450'yi ulaştı.



TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları gibi kurumlarımız vasıtasıyla tüm dünyaya açıldık.

TURİZMDE HEDEF 75 MİLYON

Ülkemize gelen turist sayısı 2002 yılında 13 milyon iken bu rakamı 52 milyona, turizm gelirimizi de 35 milyar dolara kadar çıkardık.

Salgın sebebiyle geçtiğimiz yılı 16 milyon turist ve 12,4 milyar dolar turizm geliriyle kapatmış olsak da, inşallah önümüzdeki dönemde 75 milyon turist hedefimize doğru ilerlemeyi sürdüreceğiz.

SALGIN SONRASI YENİDEN ŞEKİLLENECEK DÜNYA...

Aziz Milletim…

Değerli kardeşlerim…

Gördüğünüz gibi, her başlığı birkaç cümleye sığdırmamıza rağmen, 19 yılda ülkemize kazandırdığımız hizmetleri saymakla bitiremedik.

Henüz burada hiç sözünü etmediğimiz yüzlerce, binlerce başlıkta, her biri diğerinden göz kamaştırıcı eser ve hizmet icmallerimiz, dökümlerimiz, rakamlarımız bulunuyor.

Esasen bugünkü gündemimizde daha pek çok mesele var.

Gündemimizde, gerek 2023 hedeflerimiz içinde yer alan, gerekse gelişen ve değişen ülke ve dünya şartlarına göre sürekli ürettiğimiz yeni programlarımız, projelerimiz, hazırlıklarımız var.



Gündemimizde, yeni ve sivil Anayasa çalışmalarının çerçevesini oluşturacak ilkeler var.

Gündemimizde, hukuk ve ekonomi reformlarımızın uygulama programları var.

Gündemimizde, aile-eğitim-kültür merkezli yeni milli uyanış ve yükseliş ahdimiz var.

Gündemimizde, dış politikada, ülkemizin hak ve menfaatlerinden taviz vermeden, diyalog ve huzur odaklı siyasi duruşumuzun temel parametreleri var.

Gündemimizde, salgın sonrası yeniden şekillenecek dünyaya ve ülkemizin orada alacağı konuma dair değerlendirmelerimiz var.

Gündemimizde, ülkemizin önüne kurulan tuzakları birer birer aşarken, demokrasiden güvenliğe, ekonomiden kalkınmaya kadar bizi hedeflerimize ulaştıracak yol haritalarımız var.

Gündemimizde, teröriste terörist diyemeyenlerin riyakârlıkları var.

Gündemimizde, kadınlarımızın haklarını korumayı vicdanlarda değil, kâğıtlarda arayanlara söyleyeceklerimiz var.

Gündemimize, ülkemize karşı sergilenen çifte standartları hak ve özgürlük dayatması diye göstermeye çalışanların zavallılıkları var.

Gündemimizde, biz tüm taahhütlerimizi yerine getirdiğimiz veya getirme sözü verdiğimiz halde, Türkiye'ye ısrarla sırtını dönenlerin sinsilikleri var.



Gündemimizde, sırf ülkemizi hedef aldıkları için PKK'dan FETÖ'ye ve hatta DEAŞ'a kadar terör örgütleriyle iş tutanların acizlikleri var.

Gündemimizde, son dönemde kesintisiz bir şekilde uğradığımız saldırılar ve bunların üzerine gelen salgın yükü sebebiyle sıkıntıya düşenlere verdiğimiz ve vereceğimiz destekler var.

Velhasıl bizim gündemimizde ülkemizin ve milletimizin bugününe ve geleceğine dair her mesele var.

Buradaki her başlık üzerinde saatlerce konuşulmayı, tartışılmayı gerektiriyor.

AK Parti Kongresi, tam da bunun yeridir.

Ancak, salgın şartlarında, il kongrelerimiz gibi büyük kongremizi de, hem milletimizin, hem de bu salonda bir araya geldiğimiz sizlerin sağlığını düşünerek gerçekleştirmek durumundayız.

Bunun için bugün, sadece birkaç başlık üzerinde kısaca duracak, diğer hususları, milletimizle bir araya geleceğimiz diğer vesilelere bırakacağız.

YENİ ANAYASA AÇIKLAMASI

İlk olarak yeni ve sivil Anayasa teklifimizle ilgili yaklaşımımızı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Türkiye'nin neredeyse iki asrı bulan Anayasa arayışında, milletimizin içine sinen ve dört elle sarılacağı, sahipleneceği bir metne kavuşamadık.



Anayasa çalışmalarımızın tamamı, olağanüstü dönemlerde, olağanüstü şartların dayatmasıyla ve olağanüstü yöntemlerle yapılmıştır.

Milletin tüm kalbiyle içinde olmadığı bu süreçlerde ortaya çıkan Anayasa metinleri de, daha ilk günden itibaren hep tartışılmalı olmuş, hep değişiklik talepleriyle karşı karşıya kalmıştır.

Mevcut Anayasamız, 1960 darbesiyle ilk şekli verilen, 1980 darbesinin ardından da yeniden yoğrularak milletimizin önüne konan bir metindir.

Darbenin üzerinden silindir gibi geçtiği, terörden bezmiş, ekonomik sıkıntıların altında ezilmiş bir halka silahların gölgesinde onaylatılan bu Anayasa, lafzı ve ruhuyla arkasındaki vesayetçi güçlerin eseridir.

İki asırlık Anayasa geçmişimize baktığımızda aşağı yukarı her çeyrek asırda yeni bir Anayasa'yla karşılaşıyoruz.

1982 yılında kabul edilen mevcut anayasamızın üzerinden 29 yıl geçti.

Yani bu Anayasa, tarihi periyodu içinde de artık geçerliliğini kaybetmiştir.

Üstelik bu süre zarfında, Anayasanın neredeyse değişmeyen maddesi kalmadığı halde, yine de ortaya ülkedeki herkesi kucaklayacak bir metin çıkmadı. 


Esasen, dünyaya baktığımızda da Anayasaların daha sık değişiğini görüyoruz.

Anayasaları uzun yıllar boyunca değişmeyen ülkeler ise, bu istikrarı, nispeten soyut ve sade metinlere sahip olmalarına borçludur.

Türkiye'nin yeni ve sivil bir Anayasa'yı tartışması, hem kendi tarihimizin, hem de gelişen ve değişen dünya şartlarının kaçınılmaz bir gereğidir.

Nitekim, yeni ve sivil Anayasa teklifimiz, fikri temeli olmadığı için dikkate almayı gerektirmeyen kimi sığ itirazlar dışında, her kesimde olumlu yankı bulmuştur.

Peki, biz nasıl bir yeni Anayasa istiyoruz?

Bizim baktığımız yerden, bu sorunun tek bir cevabı vardır:

Milletimiz nasıl bir Anayasayla yönetilmek istiyorsa, biz de işte öyle bir Anayasa istiyoruz.

Dolayasıyla;

Bu yeni Anayasanın ruhunda millet, yani insan olmalıdır.

Bu yeni Anayasanın merkezinde insanın huzuru, refahı, mutluluğu yer almalıdır.

Bu yeni Anayasanın özü, tüm değerleriyle, farklılıklarıyla, zenginlikleriyle, hayalleriyle 84 milyon vatandaşımızın tamamını içermelidir.



Bu yeni Anayasanın temelinde, ülkemizin gücü, güvenliği, istikrarı, kazanımları ve elbette hedefleri bulunmalıdır.