Sürekli aç hissetmek ve aşırı iştah bazı hastalıkların habercisi olabilir.
Aşırı iştaha neden olan durumlar:
YEME BOZUKLUKLARI
Yemek bozuklukları ruhsal sağlığın fizyolojiyi doğrudan etkilediği bir durumdur. En yaygın yeme bozukluğu, kişinin yenen yemeğin miktarını ve kalitesini kontrol edemediği aşırı yemedir. Kişi açlık nedeniyle yemek yemez, olumsuz duyguları bastırmak ve stresi azaltmak gibi nedenlerle yemek yer. Aşırı yeme ruhun zor yaşam durumlarına, stresli koşullara, olumsuz deneyimlere karşı koruyucu bir tepkisidir.
Bu yeme bozukluğu kilo vermeye çalışan insanları etkiler. Aynada kendilerine bakıp gördükleri karşısında üzülen insanlar, bu olumsuz duyguları lezzetli bir yemekle bastırıyor, ardından fazla kilolarını vermeye çalışıyorlar ve sonuçtan yine memnun kalmıyorlar. Böylece zayıflama konusunda başarısız bir şekilde savaşanların çoğu tarafından bilinen bir kısır döngü ortaya çıkıyor.
PARAZİTLER
Vücudun içindeki parazitler, hem iştahsızlığa hem de artan açlık hissine neden olabilir. Özellikle sindirim sistemindeki parazitler bunlara neden olur. Parazitoz dünyadaki en yaygın hastalıklardan biridir ve bunu kendi başınıza tanımlamanız oldukça zordur, çünkü belirtiler diğer birçok hastalığa benzer.
Sinidrim sistemindeki parazitler enfeksiyon, gıda zehirlenmesi, apandisit ve diğer bozukluklarla karıştırılabilir. Bu nedenle bir uzmana başvurulması ve teşhis konulması önemlidir.
SİNDİRİM SİSTEMİ SORUNLARI
Sindirim sistemi sadece yemek sindirmek için gerekli değildir. Beynin gıda alımını düzenlemekten sorumlu bölgelerini harekete geçiren hormonlar da üretirler. Bu hormonlar, besin alımına yanıt olarak bağırsaktaki endokrin hücreler tarafından salınır.
Ghrelin bu hormonlardan biridir. Az yemek yediğinizde vücut ghrelin üretimini arttırır ve yeterince yediğinizde azalır. Bu hormon açlık hissini düzenler. Bu hormonun üretimi bozulduğunda ya iştahsızlık ya da keskin bir iştah artışı meydana gelir.
UYKU SORUNLARI
Uyku kalitesi, ghrelin de dahil olmak üzere hormonların seviyesini etkiler: Yeterince uyuyamazsak ghrelin artar. Bu iştahın artmasına ve açlık hissine yol açar.
Aynı zamanda uyku sorunları leptin seviyelerinde azalmaya yol açar, bu da tam tersine açlık hissini azaltır. Bu çifte durum tokluk hissinin köreldiği, yani aşırı yemenin meydana geldiği bir duruma neden olur. Bu nedenle kilo vermek için yaklaşık 8 saat iyi uyumak ve ayrıca yatmadan 3 saat önce hafif bir şeyler atıştırmak, vücudun geceleri kalori ihtiyacı duymaması için önemlidir.
LEPTİN DİRENCİ
Leptin beyne tok olduğumuza, vücutta yeterli enerji rezervi olduğuna dair bir sinyal iletir. Enerji azalırsa, leptin besin eksikliği sinyalini verir ve açlık hissi yaşarız.
Ancak bir kişi iştahı bastıran leptine karşı direnç geliştirirse, seviyesi yükselse bile beyin artık bu hormonun sinyallerine yanıt vermez. Yani açlık hissi üzerindeki kontrol kaybı nedeniyle aşırı yeme ortaya çıkar. Leptin direncinin nedenleri, kandaki leptin seviyesinin değerlendirileceği bir analizle belirlenir. Sürekli yüksek leptin seviyeleri, diyabet ve kalp hastalıklarının bir sonucu da olabilir.
HİPERTİROİDİZM
Tiroid bezi tarafından üretilen hormonlar metabolik hızı düzenler, yani hücrelerin enerjiyi ne kadar hızlı kullandığını ayarlar. Tiroid bozuklukları ruh halini, kiloyu ve enerji seviyelerini etkiler. Aşırı tiroid hormon üretimine yol açan hastalıklar sürekli şiddetli açlığa ve taşikardiye neden olarak durumu kötüleştirir. Ek olarak, bu tür rahatsızlıkları olan bir kişi genellikle şiddetli yorgunluk yaşar.
Tiroid bezi ile ilgili sorunlar TSH, diğer bir deyişle tiroid uyarıcı hormon için bir analiz ve ayrıca T3 ve T4 için testlerle çözülür. Bu hormonların seviyesindeki değişiklikler, tiroid fonksiyon bozukluğunun tipini gösterir.
İNSÜLİN DİRENCİ VEYA DİYABET
Sürekli açlık hissi, dünyadaki en yaygın endokrin hastalığı olan diyabetin belirtilerinden biridir. Yüksek kan şekeri seviyeleri insülin eksikliği ve vücuttaki bozulmuş insülin duyarlılığı (insülin direnci) nedeniyle oluşan metabolik bir bozukluktur.
Düşük insülin veya yüksek insülin direnci nedeniyle, glikoz hücrelere girmez ve bu da tüm yaşam süreçleri için enerji eksikliğine yol açar. Kan şekeri çok yüksek kalır. Enerji olmadığı durumlarda vücut açlık hissini uyarır. Bununla birlikte, artan gıda alımına rağmen, glikoz hala hücrelere girmez ve yine bir kısır döngü oluşur. Kan şekeri yükselir, enerji verilmez, açlık yeniden ortaya çıkar.
Diyabet çok ciddi, tehlikeli ve tam olarak tedavisi olmayan bir hastalıktır. Bu nedenle herhangi bir şüpheniz varsa mutlaka bir uzmana başvurun.