Abdullah Avcı; Hünkar Mutlu, Tarık Üstün ve Bünyamin Gezer sorularını yanıtladı yanıtladı.
İşte deneyimli teknik direktörün açıklamalarından satır başları:
"Trabzonspor camiasında genel anlamda başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Uzun süre şampiyonluk yaşamayan bir şehirde, Napoli de aynı şekilde yaşadı İtalya liginde... Teknik adam olarak finaller oynadım, kaçırdıklarım oldu. O dönemi sorguladığım bir dönemdi. 3,5 seneye baktığımızda, ekip olarak bize güzel bir ortam sağlandı. 17.'ydik, oradan Avrupa kupalarına katıldık. Mourinho, Roma'daydı. Onlarla eşleştik ve elendik. Onlar o sene Konferans Ligi'ni aldılar. Biz de o sene Trabzonspor olarak şampiyon olduk. Bir sene sonrasını hep sorguluyoruz. Her kulvarda yarıştık. O süreç, transfer sirkülasyonunun çok fazla olduğu bir duygu oldu. Uzak ara şampiyonluk yaşandı. 11 puan farkla bitti. Devre arası büyük takımlar kontak kapattı, transfer yapmadılar. Biz Edin Visca'yı aldık. O zamanlar Şampiyonlar Ligi'ne direkt gidiliyordu. Biz o sezon play-off oynadık. Biz bir Şampiyonlar Ligi yapalım. Ligi de geçen sene domine ettik. Takviyeler yapalım bir daha bunun üstüne gidelim derken dalgalanmalar yaşadık. Oyuncular kötü değildi, hepsi milli takım oyuncularıydı. Ama parçalar doğru tamamlanmadığı zaman sonucu alamadığın sürece bizim ülkemizde eleştiriye neden oluyor. Ben de Mart aynı itibariyle özel duygulardan dolayı, zarar vermemek ve başkalarının önünü açmamak adına iki senemi de duygusal bir konuşmayla bırakarak ayrıldım."
"Trabzonspor teknik direktörüyken Beşiktaş başkanına cevap vermek istemedim. Yarışıyorum ve şampiyonluk kovalıyorum. Bu doğru değildi, etik de değildi ama zararını ben göremiyorum ne yazık ki... Bugün giden hoca van Bronckhorst aldı mı, Valerien Ismael aldı mı? Ayrılan oyuncular alıyor mu? Ben hak etmediğimi almadım. Ben tazminat falan da almadım. Başakşehir'den ben 5 senelik mukaveleyi yırtarak gittim. Duygusal bir şey yaşadım. İki şampiyonluk kaçırdım üst üste... Göksel Gümüşdağ'a yalvardım. Beni bırakmıyordu, 5 senelik mukavelem vardı. Ben oradan gitmek istemesem böyle bir hikaye olmazdı. Beşiktaş'a gitmem doğru mu, değil mi bilmem. Yorgundum çünkü. Bana 3 senelik mukavele teklif ettiler ve parayı onlar söylediler. TEFE, TÜFE'yi kaldırın, bu iyi para dedim. Teşekkür ederim, dedim. Bunu herkes söylemez. 20 senede biriktirdiğimi, Beşiktaş yönetimi 7 ayda bitirdi. 6 maç istifa Abdullah Avcı, 14. maç Abdullah Avcı tribüne 7 maç üst üste kazanarak bunu da yaşadım. Bir kulübün başkanı ve yöneticisi beni oyuncu üzerinden sorgularsa, antrenörlük mesleği adına duruş gösteririm. Beni oyuncu üzerinden sorgulayamazsın. Oyuncu kim? Çok değerlidir, takım için önemlidir ama bir antrenörün kararını veremez. Ben doluyum bu konularla ilgili... Oyunculara sordular beni. Sonra dedim ki, 'Ne açıklayacaksanız, açıklayın'. Bedenimi götürürsün, ruhumu götüremezsin, dedim."
"Ben ekstradan 1 lira para almadım. Ben iki katı tazminat davası açabilirdim, açmadım. Çok etik ve düzgün davrandım. Bunu böyle bilsinler. Bununla ilgili konuşmak istemiyorum. Bir antrenörlük duruşudur bu. Antrenörler Derneği'ne de sitemimi yaptım. Bizi alacaksınız, tribünün, medyanın önüne atacaksınız. Biz efendiyiz, oğlumuz, çocuklarımız var. Bir yerlerde dolaşıyoruz, meslek yapıyoruz. Beni 'paracı' olarak insanların önüne atacaksınız. Ben hayatım boyunca bir gün para konuşmadım. Şükürler olsun iyi paralar kazandım. Benim oğlum şunu söyledi bana bir gün; 'Benim babam parayla nasıl anılıyor? Bizimle para konuşamaz, eliyle işaret eder' dedi."
"Fenerbahçe beni istediğinde ben çok net bir şekilde şunu söyledim, 'Ben, beni isteyeceğinizi düşünerek bir hazırlığım vardı. Yüzde 80'i bitti, 20'si kaldı. Bitireyim, size sunum yapayım. Sizin tasarrufunuz, dedim. Başkan Ali Koç ile konuştum. Benim ne konuşmam var, ne çekişmem var. Benim hiçbir şeyle alakam yok. Fenerbahçe-Trabzonspor çekişmesiyle ilgili... Hiçbir şeyle alakam yok. Ne yazık ki sosyal medyada yapılan algıyla beraber Fenerbahçe dosyası kapandı."