SİYASET
02 Mart 2022, Çarşamba, 09:46

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, katıldığı programda, Rusya-Ukrayna Savaşı'na ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Çavuşoğlu, Rusya'ya yönelik yaptırımlarla ilgili ''Biz genel anlamda bu tür yaptırımlara ilkesel olarak katılmadık. Bu yaptırımlara da katılma eğilimimiz yok" açıklamasını yaptı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"İşin doğrusu gerginliğin sürekli arttığını görüyoruz. Sadece Ukrayna-Rusya arasında Rusya-NATO ve Rusya ABD arasında. Diyalog sürecinde NATO ile Rusya arasında diyaloğun devam etmesi konusunda. Sonuçta karşılıklı mektup değişimi oldu. Toplantılar oldu. Saldırıyla ilgili endişelerimiz artınca özellikle her iki ülke nezdinde de temaslarımız oldu. Bu saldırı başlamadan 1 gün önce sayın Cumhurbaşkanımız Putin'le görüşmüştü telefonla. İki lideri bir araya getirme düşüncesini iletmişti.

Sayın Putin de bunları dikkate alacağını sayın Cumhurbaşkanımıza söylemişti. Bazı bilgilere göre sadece Donbass bölgesine saldıracaktı. "Topyekün işgal edecek" diyenler de vardı. Genel kanaat Donbass bölgesine yönelik, saldırıdan iki gün önce iki bölgenin bağımsızlığını tanıyınca o bölgeye yönelik müdahale olacağı idi.

"RUSYA'NIN SALDIRISI DÜNYAYI ŞOKE ETTİ"

Ukrayna'ya Rusya'nın saldırması tüm dünyayı şoke etti. Kuzey, güney, doğu, batıdan Kiev'e kadar saldırısı oldu. Önemli şehirlerde çatışma ve saldırılar devam ediyor. Doğuda şehirler kuşatılmış durumda. Çatışma hali halen devam ediyor.

Savaşla ilgili önceden kestirimde bulunmak, kesin tahminde bulunmak zordur. Rusya kısa bir süre içinde önemli şehirleri ele geçirmeyi planlıyordu. Özellikle bir çatışma, sokak savaşına dönüştüğü zaman, Libya'da da bu endişeyi paylaşıyorduk. Trablus'a yönelik saldırı durdurulmasaydı sokak savaşına dönüşecekti. Sokak savaşının ne zaman biteceği belli olmaz. Tabii bu savaş başladıktan sonra biz savaşın tamamen durdurulması, ateşkesin tesis edilmesi konusunda çok çaba sarf ettik. Savaş durdurulmayacaksa en az 24 saatlik insani ateşkes konusunda çaba sarf ettik, halen çaba sarf ediyoruz. İki ülke nezdinde, uluslararası toplum nezdinde girişimlerimiz oldu. BM ve AGİT Genel Sekreteri ile. Çağrılar oldu. Daha sonra Fransa devreye girdi.

TÜRKİYE NEDEN ÇEKİMSER OY KULLANDI?

Burada Türkiye'nin takındığı tavırda çelişki yok. BM Güvenlik Konseyi'ne giden karar tasarısında biz eş sunucuyduk. Aynı şekilde BM Genel Kurulu'nda bir acil özel oturum başladı. 2 Mart'ta Rusya'nın Ukrayna konusu konuşulacak. Burada da taslak karar tasarısını yazan grubun içinde olduk. NATO'da tavrımız açık ve net. Aynı şeyi Avrupa Koınseyi'nde yaptık. 23 Şubat'ta tepkimizi gösteren Ukrayna'yı destekleyen karara biz de destek verdik.

İlkesel tutumumuzun sebebini anlatıyorum. 24 Şubat'ta yine saldırıdan sonra Rusya'ya yönelik kınama, ağır ifadeler içeren, yaptırım olabileceği ifade eden tasarıya evet dedik. 25 Şubat'taki karara neden çekimser oy kullandık? O kararda Rusya'nın temsil hakkı sona erdiriliyor. Rusya'nın o örgütteki temsil hakkını askıya alan ya da tamamen kaldıran bir girişim var mı? Bu kadar diyalogdan, müzakereden bahsettik. Sonuçta Rusya'nın buradan atılması demek Rus vatandaşların AİHM'e gidememesi demektir. Buradan bağları kopardığınız zaman bunun faydası ne olacak? İkinci seçenek ortak tamamlayıcı sürecin başlatılması. Yoğun ve etkin diyaloğun başlatılması. Bu seçenek maalesef tercih edilmedi.

YAPTIRIM AÇIKLAMASI

Kabine toplantımızda konu gündeme geldi. Elbette yaptırımlar Rus ekonomisini de etkiler. Bu yaptırım kararını alan AB'yi ve diğer ülkeleri etkiler. Biz tek tek yaptırım kararlarını inceliyoruz. Ekonomimize, enerji arz güvenliğine etkisi ne olacaktır, hava sahasına dahil. Biz yaptırımlara ilkesel olarak katılmadık, katılma eğilimimiz yok. Telefonda görüştüğümüz muhataplarımız da 'Bu yaptırımlara katılacak mısınız' diye soruyorlar. Biz de kendilerine mevcut yaptırımların ekonomimizi nasıl etkileyeceğini sektörlerimizi nasıl etkileyebileceğini söyledik. Herhangi bir talep ve baskı gelmedi bu konuda Türkiye'ye, sadece soruydu.

"TOPLAMDA 5 BİN 850 VATANDAŞI TAHLİYE ETTİK"

Ukrayna'da riskli bölgeler var. Bunlardan bir tanesi Harkov. Biz 12 Şubat'tan itibaren duyurularımızı yaptık, vatandaşlarımıza ulaştık. Aslında 12 Şubat'ta biz 16 bin kişiye telefon ve sms ile ulaşmışız. Daha tanıma kararından 10 gün önce. Birçok öğrenci kardeşimiz, vatandaşımız katıldığı programlarda bunu söyledi. Özellikle doğu bölgelerinden ayrılmasını istedik vatandaşlarımızdan. Telefonla tek tek izah ettim. 22 Şubat'ta ayrılmalarını söyledik. 22 Şubat'ta THY ek seferi düzenledik. Maalesef sadece 4 bilet satıldı. Ek sefer için 220 dolar THY fiyat belirlemişti. 12 Şubat'tan itibaren THY geniş gövdeli uçaklar gönderdi. THY; Pegasus, Anadolu Jet'in savaştan önce 110 seferdi. 12 Şubat'tan itibaren vatandaşlarımızı uyardık gitmemeleri konusunda. Maalesef 4 tane bilet satıldığı için THY iptal etti.

Savaşın başlamasına kadar uyarılarımızla 5 bin kadar vatandaşımız Ukrayna'yı terk etti. Hava savası kapandı, karadan tahliyeleri başlatalım dedik. İlk gün ciddi kaos vardı, otobüslerle 25 Şubat'ta tahliyeleri başlattık. Bugün 3 noktadan kalkan trenlerimizle birlikte güzergah üzerinde farklı şehirlerde durarak vatandaşlarımızı aldılar. Yola çıktı şimdi trenlerimiz. Toplamda bugün itibariyle yola çıkan vatandaşlarımızla 5 bin 850 vatandaşımızı tahliye ettik ve ediyoruz.

"TAHMİNİMİZE GÖRE 7 BİN VATANDAŞIMIZ UKRAYNA'DA"

Bunlar Romanya sınırına geliyor. Orada bekleyen otobüslerimiz vatandaşlarımızı Bükreş'e getiriyorlar. Bükreş'ten de THY ile konuştuk, düzenlemelerimizi yaptık. İlgili ülkelerde büyükelçilerimizle toplantımızı yaptık. Görev dağılımını yaptık. THY ile Bükreş'ten hızlı bir şekilde getireceğiz. Otobüslerimiz shuttle yapacaklar. Odessa'dan da mutlaka ayrılın dedik. 2 otobüs doldu. Üçüncü otobüse 30 vatandaşımız geldi. 140 vatandaşımız Odessa'dan tahliye edildi. 2 bin 200 vatandaşımız sınırdaki elçilerimizin destekleriyle ayrıldı. Bugün 8 bin 50 vatandaşımızı tahliye ettik. Yaklaşık 20 bin vatandaşımız vardı. Her gün tahliye ilgili rakamlar değişiyor. Bizim tahminimizce 7 bin vatandaşımız halen orada. Yarından itibaren aynı gayretleri göstereceğiz.

Burada Ukrayna demiryolları yetkililerinden bu trenlerle ilgili sürekli çalışma yapıyoruz, fakat saatini alamıyoruz. Orada karmaşa var. Ücretini ödüyoruz. Saati belli olduktan sonra vatandaşlarımıza duyuruda bulunuyoruz. Ukrayna'daki vatandaşlarımızdan rica ediyoruz, duyurularımızı, misyonlarımızın duyuralarını takip edin.

RUSYA "SAVAŞ GEMİLERİNİZİ GERİ ÇEKİN" TALEBİMİZİ KABUL ETTİ

Kıyıdaş olan, olmayan ülkeler bakımından bugüne kadar biz Montrö Anlaşması'nı her zaman harfiyen, hiç çifte standart içine düşmeden şeffaf bir şekilde uygulayacağımızı söyledik. Daha önceki aylarda, yıllarda da Rusya'dan Montrö Anlaşması'nı uygulamamız yönünde telkinler de geldi, sorular da çok geldi. Neden? Montrö Anlaşması, o zaman da kıyıdaş olmayan ülkelerin Karadeniz'den geçireceği gemileri boğazlardan geçişlerde Karadeniz'de kalma süresini ve toplam tonajını belirliyor. Buna uyup uymayacağımızı söyledikleri zaman 'Hiç merak etmeyin biz Montrö'yü tam anlamıyla uygulayacağız' diyorduk. Şimdi bir savaş durumu var. Uzmanlarımız, arkadaşlarımız inceledi. Ukrayna'da yaşananların bir savaş olduğuna karar verdi. Sonuçta bir savaş olduğuna göre bu sefer savaşın tarafı olan ülkelerle ilgili Montrö'nün ilgili hükmünü, 19. maddesini uygulamak durumundayız. Bu da gayet açık, net. Genel hükme istisna getiren bir paragraf da var. Ona uymak durumundayız. Bunu soran ülkelerin hepsine de söyledik. Ruslara da söyledik. Diğer ülkelere de söyledik. 19. madde savaşın tarafı olan ülkelerin savaş durumunda savaş gemilerinin boğazdan geçişinin engellenmesi(dir).

Şöyle bir istisna var. Eğer o savaş gemisi Karadeniz'de savaş öncesinde kayıtlı olduğu kendi üssüne ya da bağlama limanına dönecekse, döneceğini söylerse o zaman o savaş gemisinin geçişini engelleyemiyoruz. Çünkü üssüne dönecek. En son Rusya'nın 27-28 Şubat'ta boğazlardan geçecek şekilde 4 gemisinin geleceğini söylemişti. Bunlardan 3 tanesi bizdeki bilgilere göre Karadeniz'deki üstlere kayıtlı değildi. Rusya'ya da söyledik. Bunları göndermeyin. Rusya da bu gemilerin boğazdan geçmeyeceğini söyledi. Biz de Montrö'ye taraf olan tüm ülkelere 'Rusya böyle bir talebini geri çekti' diye bildirimde bulunduk. Burada Rusya veya diğerleri de alınganlık göstermesin. Montrö Anlaşması bugün de dün de yarın da geçerli olduğu sürece biz bunu uygulayacağız. Sonuçta 4 gemiden üç tanesinin savaş durumunda geçiş hakkı yoktu."