GÜNDEM
21 Eylül 2022, Çarşamba, 16:11

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Hükümet olarak yargı mensuplarımızın hem ihtiyaçlarını karşılamak, hem de yargımızı Avrupa'daki standartlara taşımak hatta onun da ilerisine götürmek, bizim ana vazifemizdir." açıklamasında bulundu.

Türkiye Adalet Akademisi'nin Eğitim Dönemi Açılış Töreni, Akademide yapıldı.

Törenin açılışında konuşan Bozdağ, hakim ve savcı adaylarının daha mesleğe başlamadan iyi yetişmelerinin, yargı hizmetlerinden memnuniyeti ve yargıya güveni artırma konusunda çok önemli olduğunu söyledi.

Hakim ve savcı adaylığı müessesesini kaldırarak, hakim ve savcı yardımcılığı müessesesinin getirildiğini, sürenin de 2 yıldan 3 yıla çıkarıldığını hatırlatan Bozdağ, hakim ve savcıların meslek öncesi çok nitelikli bir eğitim almasını amaçladıklarını anlattı.

Bozdağ, "Savcı yardımcılığı, bir savcının yanında bir savcı yardımcısı. Hakim yardımcılığı, bir hakim yanında bir hakim yardımcısı olacak. Çok zaruret olursa, sayıda çokluk olursa o zaman en fazla bu ikiye çıkacak." ifadesini kullandı.

Planlamada şu an uygulamanın, her hakim ve savcının yanında bir kişi olacak şekilde yürütüleceğini belirten Bozdağ, "Çünkü şu anda birinci sınıfa ayrılmış yeterinden fazla hakim ve savcımız var. Bu alanda iyi eğitici olacağını düşündüğümüz çok kıymetli arkadaşlarımız var. Eminim ki yeni dönemde usta-çırak ilişkisi içerisinde birebir çalışan bir hakim savcı yardımcılığı süreci, ülkemize de hakim ve savcı yardımcılarımıza da çok şey kazandıracak." diye konuştu.

Adalet Bakanı Bozdağ, yasayla önemli bir adım daha atıldığını, hakim ve savcı yardımcılarının statüsünün ve hangi görevleri yapacaklarının da kanunda açıkça belirtildiğini bildirdi.

Sürpriz bir görevin kimseyi beklemediğini söyleyen Bozdağ, "Sizinle beraber çalışacak, daha doğrusu sizin yardımcılığını yapacağınız hakim ve savcılarımız da bu statüyü bilecek, bu statüye uygun bir değerlendirmeyi, çalışmayı, değer vermeyi de görev sırasında yapacaktır." sözlerini sarf etti.

Bozdağ, birinci sınıfa ayrılma şartları arasına, mesleğe kabulden sonra en az üç defa meslek içi eğitime katılma zorunluluğunu getirdiklerini de aktardı. Meslek içi eğitimleri, zaman içerisinde daha da ihtisaslaştırmayı hedeflediklerini anlatan Bozdağ, genç hakim ve savcı adaylarının meslek içi eğitime girmekten çekinmemesini istedi.

İKİ YILDA BİR ZORUNLU TEFTİŞ

Bekir Bozdağ, yeni dönemde teftişte de büyük bir değişimi hayata geçirdiklerini, 1 Ocak 2023'ten itibaren iki yılda bir zorunlu teftişi rutin hale getirdiklerini belirtti.

Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin, her yılın en geç ocak ayının ikinci haftasına kadar, o yıl denetlenecek adliyeleri ilan edeceğini aktaran Bozdağ, o süreç içerisinde adliyelerin denetleneceğini, bu denetimin yol gösteren ve rehberlik eden bir denetim olacağını kaydetti.

Bakan Bozdağ, yargılamalardaki uzamalarda, yasalardan kaynaklanan sıkıntıları temizlemek için gayret ettiklerini, uygulamadan kaynaklanan sıkıntıların da hep beraber giderileceğini vurguladı.

Kesinleşmesi gereken bir dosyanın hakim önünde aylarca beklemesi halinde burada kusurun kimde olduğuna bakılacağını anlatan Bozdağ, kusur kime aitse onun takip edileceğini ve gereken işlemlerin yapılacağını bildirdi.

'GECİKEN ADALET TARTIŞMALARI TÜRKİYE'MİZİN GÜNDEMİNDEN DÜŞSÜN'

Bozdağ, "İşlerimiz saat gibi işlesin ve geciken adalet tartışmaları Türkiye'mizin gündeminden düşsün. Çünkü pek çok davalarla ilgili bu anlamda çok ciddi eleştiriler alıyoruz." görüşünü paylaştı.

Yargıyı makul bir süre içerisinde biten bir yargılama sürecine soktuklarında, adaletin zamanında tecellisinin sağlanacağını ifade eden Bozdağ, bunun da hem adalete güveni hem de yargı hizmetlerinden memnuniyeti artıracağını dile getirdi.

Adalet Bakanı Bozdağ, "Bundan sonraki süreçte de hükümet olarak yargı mensuplarımızın hem ihtiyaçlarını karşılamak, hem de yargımızı Avrupa'daki standartlara taşımak hatta onun da ilerisine götürmek, bizim ana vazifemizdir." değerlendirmesinde bulundu.

Hakim, savcıların kararlarının doğruluğu kadar, hakim ve savcının adil görünmesinin de önemli olduğunu aktaran Bozdağ, bu konuda başarılı kıdemli hakimlerin örnek alınmasını tavsiye etti.

'VİRGÜLLERİ AZALTIN'

Yargı alanında yazılan kitapların Türkçesinin son zamanlarda bozulduğunu, kendi öğrencilik yıllarındaki hukuk kitaplarının dilinin adeta şairlerin Türkçesi ile yarışır güzellikte olduğunu dile getiren Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Merhum Faruk Eren Hocamızın, Sulhi Dönmezer Hocamızın kitaplarını okuduğumda, bunlar edebiyatçı mı değil, ama öyle muhteşem bir Türkçe ifade tarzları var ki sizi hayran bırakıyor. Onun için bütün hakim ve savcı adaylarımıza diyorum ki, lütfen kararlarınızda, gerekçelerinizde okuyan Türkçenin lezzetini, Türkçenin ihtişamını, Türkçenin güzelliğini hem fark etsin, hem de bunun zevkini alsın."

Kararlarda uzun cümleler kurmanın, çok bilenlerin bile kararı anlamasını zorlaştıracağını vurgulayan Bozdağ, "Noktaları çok koyun, virgülleri azaltın, kısa cümlelerle meramı net anlatın." önerilerinde bulundu.

Bozdağ, hukuk dili konusunda, ciddi bir sorunla karşı karşıya olunduğunu belirterek, "Onun için, hukuk Türkçesine, çok çok daha ciddiyetle sarılmamız, ehemmiyetle bu meselede vazife almamız ve bu işe değer vermemiz gerekiyor." dedi.

'TECRÜBE VE KIDEME DEĞER VERİN'

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, hakim ve savcılık mesleğinde, tecrübe ve kıdeme değer vermenin önemine de işaret ederek, "Burada çok ciddi bir eksiklik olduğunu fark ediyor ve gerçekten çok üzülüyorum." ifadesini kullandı.

Yeni bir hakimle Yargıtay Başkanının, yeni bir savcıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının unvan olarak aynı olsa da kıdem, bilgi, tecrübe ve birikim açısından farklı olduğuna dikkati çeken Bozdağ, "Aradaki bu farkı görüp bizden daha iyi bildiğine inandığımız başsavcılarımızın, komisyon başkanlarımızın, ağır ceza reislerimizin ve kıdemli olanların bilgisinden, tecrübesinden, görüntüsünden istifade etmekten çekinmeyelim." diye konuştu.

Bozdağ, genç meslektaşlarına, yargıya olan güvenin sadece verdikleri kararların isabetiyle değil, yapacakları her türlü adli tasarrufla da ilgili olduğunu hatırlattı, genç hakim ve savcıların, saygı, sevgi, ahlak, hukuk kurallarına riayet etmelerini de istedi.

Hakim ve savcıların halkla ilişkilerinin de önem taşıdığına işaret eden ve bunun da uzun zamandır yaşanan ciddi sorun olduğunu söyleyen Bozdağ, avukatla görüşmeyen hakim ve savcılar bulunduğuna dikkati çekti.

Adalet Bakanı Bozdağ, şöyle devam etti:

"Niye görüşmüyorsun? 'Tarafsızlığın, bağımsızlığın nedenidir', 'Filan şunu der'... Sizin görüşmenize göre insanlar sizi değerlendiriyorsa yandınız zaten. Ama bilin ki sizi, verdiğiniz kararlara göre değerlendiriyor insanlar. Kararlarınız adil olduktan sonra, istinaftan geçtikten, Yargıtay ve Danıştaydan geçtikten sonra sizin kiminle görüştüğünün bir kıymeti var mı? Ama bakıyorum, pek çok yerde kapısına 'Avukatla görüşülmez' diye yazı yazan, maalesef meslektaşlarımız çıktı. Hakim olabilir mi böyle birisi? Hakim olamaz. Ama mesleğe girmiş. Halkın hakimisiniz siz, devlet adına Cumhuriyet'in savcısısınız. Evet, Cumhuriyet'in hakimisiniz. Ama bu Cumhuriyet'in sahibi de Türk halkıdır, Türk milletidir. Siz Türk milletinin, Türk halkının hakimi ve savcısısınız? Onlara saygı, onlara hürmet bizim de vazifelerimizden bir tanesidir."

Yüz yüzelik ilkesinin sadece sanığın gözünün içine, yüzüne bakmak olarak algılanmaması gerektiğini belirten Bozdağ, "Lütfen kulağınızı 'Ben hakime derdimi anlatmak istiyorum' diyene verin. Onun gözünün içine bakın. Onlara görüş söylemeyin, yol göstermeyin, siz karar verirsiniz. Ama size derdini anlatmak istiyorsa bir anne, bir baba veya herhangi birisi gelsin, size anlatsın derdini. Emin olun size anlattıktan sonra sizin kararınız onun yüzde yüz aleyhine olsa bile onun sizin adaletinize olan güveni yüksek olur." değerlendirmesinde bulundu.

Hakim savcıların kapısını halka kapatmamasını isteyen Bozdağ, şunları dile getirdi:

"Tarafsızlık ve bağımsızlık, halka küsmek, kapıyı kapatmak, avukatla görüşmemek değildir. Bunu söylemek ilkellikten başka hiçbir şeydir. Bu yanlış anlayışı bir türlü tasfiye edemedik. Ben bir kez daha buradan ifade ediyorum, ifade etmekten de vazgeçmeyeceğim.

Adaletin kapısı sadece adliyenin kapısı değil, esas adaletin kapısı hakim ve savcıların kapısıdır. O kapıyı halka kapatan, adaletin kapısını halka kapatmış oluyor. Bu hak değildir. Bizim vazifemizin gereği hiç değildir. Milletin vergilerinden verilen para sadece dosyada hüküm vermek için değil, aynı zamanda adalet arayışı olan herkesi dinlemek içindir. Yargı sürecinde de yargı süreci dışında da siz dürüst olursanız, kimse size çamur atamaz atsa bile hiçbir çamur sizi kirletemez. Ama siz kirlenirseniz, kapınızı kime kapatırsanız kapatın o kir sizi perişan eder."

Bozdağ, halkla görüşmenin hakim ve savcıyı kirletmeyeceğini, adaletine gölge düşürmeyeceğini, itibarını sarsmayacağını kaydederek, hakim ve savcıyı kirleten şeyin, ahlakın ve hukukun dışına çıkmak olduğunu vurguladı.

'MÜFREDATI KOMPLE YENİLEDİK'

Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Muhittin Özdemir de dört temel alanda eğitim faaliyetlerini sürdürdüklerini, hukuka ve insan haklarına bağlı, tarafsız, bağımsız, hür vicdanıyla karar veren hakim ve savcılar yetiştirmeyi amaçladıklarını söyledi.

Bu amaçla, uygulamaya dayalı interaktif eğitim modelini temel alarak akademinin eğitim faaliyetlerini yenilediklerini anlatan Özdemir, "Özellikle genç hukukçuların, hakim savcı olarak yetiştirilmesi amacıyla aday eğitim müfredatını, aday eğitim felsefesini komple yeniledik. Yenilenen bir vizyonla 2 yıldır eğitimlerimizi sürdürmekteyiz. Bu kapsamda, Adalet Akademisi'nde çalışmaya başlayan öğretim üyeleri, psikologlar, sosyal çalışmacılar ile kişisel gelişim alanı da dahil olmak üzere her konuda adaylarımızı yetiştirmeyi amaçlıyoruz." diye konuştu.