EKONOMİ
27 Mart 2025, Perşembe, 09:00

Başaran Yatırım Holding'in sahibi Hüseyin Başaran, eşi Beril Başaran, annesi Şeyda Başaran ile Murat Solak, Ardaşes Saro Kavafyan, Kerim Kumla ve Korhan Alev ortak oldukları şirketler aracılığıyla 7 Bahreyn merkezli bankayı hortumladı.

Arap dünyasının finans merkezlerinden Bahreyn’de kurulu 7 yatırım bankası, Başaran Yatırım Holding sahibi Hüseyin Başaran'ın da aralarında olduğu 7 kişi tarafından 300 milyon dolardan fazla dolandırıldıklarını iddia etti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmasını tamamladı. Hazırlanan iddianamede 7 şüphelinin 'Nitelikli dolandırıcılık' ve 'Kara para aklama' suçlamasıyla cezalandırması istendi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Aklama Suçu Soruşturma Bürosu'nun hazırladığı iddianameye göre Başaran Yatırım Holding’in sahibi Hüseyin Başaran, eşi Beril Başaran, annesi Şeyda Başaran ile Murat Solak, Ardaşes Saro Kavafyan, Kerim Kumla ve Korhan Alev, ortak oldukları şirketler aracılığıyla Türkiye’deki firmalara sahte evraklar hazırlayarak finansman sağlıyormuş gibi işlemlere aracılık edip birine sonradan ortak oldukları 7 Bahreyn merkezli bankanın kaynaklarını adeta hortumladı.

Habertürk’ten Uzay Kesmen’in haberine göre iddianamede iş insanı Hüseyin Başaran’ın inşaat ve fındık ticareti alanındaki başarıları nedeniyle Türkiye’de oluşturduğu itibarını kullanarak 2006 yılından itibaren Bahreyn merkezli banka ve finans kuruluşlarıyla ilişkiler kurmaya başladığı anımsatılırken 2018 yılına gelindiğinde ise iddiaya göre dolandırıcılık süreci başladı. Holding patronu Hüseyin Başaran 2017 yılında Bahreyn’de Bahrain Middle East Bank (BMB) çoğunluk hisselerini satın aldı ve Türkiye ile bölge arasında finansal bağları güçlendirmeyi hedeflediğini açıkladı. BMB yine Hüseyin Başaran’ın sahibi ve ortağı olduğu İsviçre ve Almanya’da yerleşik TFC Swiss ve TFC Europe isimli iki firma aracılığıyla özellikle dış ticaret işlemlerini finanse etmeye başladı. Mağdur bankaların aktardığı fonların sahte evrak düzenledikleri gerçek müşterilere değil Başaran Grubu'nun Türkiye'de faaliyet gösteren diğer şirketlerine aktarıldığı kredilerin geri ödenmemeye başladığı anlaşılınca ortaya çıktı.

Olayın patlak vermesi üzerine konuya müdahil olan Bahreyn Merkez Bankası, BMB bankasının yönetimine el koydu. Başaran Grubunu temsil eden tüm yetkililer bankadan uzaklaştırıldı. İlgili bankalar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na 15 Mayıs 2020'de suç duyurusunda bulundu.

Kandırıldıklarını anlayan Bahreynli bankalar, suç duyurusu sonrası inceleme raporu hazırlanması için bir denetim firmasıyla anlaştı. Denetim firması raporunda, hortumlanan bankaların Başaran’ın birlikte hareket ettiği bir şirkete ödenmek üzere 314 milyon dolar gönderdiğini tespit etti. Şirketin ise bu parayı gerçek olmayan evraklar üzerinden Türkiye’deki şirketlere finansman sağlamak için kullandığını belirledi. Başaran Grubu üyelerinin ayrıca Türkiye’de bir özel banka ile de sahte evraklarla dış finansman anlaşması yapmış gibi kendisini göstererek söz konusu yabancı bankaların kaynaklarını kendi şirketlerine aktardığı tespit edilen iddianamede yine bu Bahreynli bankaların paralarını Panama’da kurulu şirketler üzerinde de Türkiye’deki Başaran Grubu şirketlerine aktardığı belirtildi.

İddianamede bu süreç şöyle yer aldı:

“Müşteki Bahrain Middle East Bank, Bahrain Islamic Bank, Gulf International Bank, Khaleeji Commercial Bank, Alubaf Arab International Bank, Ithmaar Bank ve İnvestrade Company Bank'ın Bahreyn Merkez Bankası’nın verdiği lisanslar üzere faaliyet gösteren bankalar olduklarını, TFC Swiss ve TFC Europe şirketlerinin bankaların acenteliğini/vekilliğini üstlenmek suretiyle Türkiye'de faaliyet gösteren ihracatçı/satıcı firmaların Avrupa'da faaliyet gösteren ithalatçı/alıcı firmalardan olan alacaklarının prim/getiri karşılığında finanse etmek suretiyle faaliyet gösterdiklerinin, bu şekilde gerçekleşen bankacılık işlemlerinde 2006 yılından başlayarak 2018 yılının başına kadar finansmanların geri ödenmesi sebebiyle müştekiler ile şüpheliler arasında bir sorun çıkmadığı gibi söz konusu kredilerin geri ödenmesi sebebiyle de şüphelenilecek bir durum olmadığının, şüphelilerin bu şekilde tüm müştekilerin güvenini sağladığının, ancak 2018 yılında söz konusu finansmanların ödenmemesi sebebiyle şüphelilerin hileli hareketlerinin ortaya çıktığı belirlendiği, TFC Swiss ve TFC Europe şirketlerinin bankaların vekilliğini yapmak suretiyle alıcılara sağlamış olduğu finansmanı sağlar iken müşteki bankalara bankaların finansman modelleri üzerinden gerçekleşen işlemlere dair alıcılar ve satıcılara ilişkin imzalı ve kaşeli fiyat teklif ve kabul belgelerini, alıcı ve satıcılara gönderilen satış teklifi ve satın alım taahhüt belgelerini ve yine satışa ve alışa dair alıcı ve satıcıya gönderilen teyit mektubu belgelerini tanzim ederek söz konusu finansmanları sağladıkları, sağlanan bu evrakların tamamının içeriklerinin gerçek dışı olduğu ve şüphelilerin iradelerinin ilk olarak bu şekilde kırıldığı, zira adına evrak düzenlenen şirketlerin gerçekte var olmayan yahut var olsa bile faaliyette olmayan şirketler adına gerçekleştirdiği, bu durumun iddianame anlatımında belirtilen araştırma tutanağıyla, ticaret sicil kayıtlarıyla ve mahkeme ilamıyla da sabit olacak şekilde iflas sürecine girip ticaret sicilinden silinen kayıtlardan sübuta erdiği, ayrıca faaliyette bulunmaması sebebiyle finansman işlemlerinin gerçekleştiği tarihten çok önce ticaret sicil kayıtlarından silindiği ilan edilen, vergi mükellefiyeti bulunmayan, ticari kayıttaki unvanı değişmesine rağmen eski unvanlarıyla finansman sağlanan yahut hiç ticari sicil kaydı bulunmayan şirketler adına gerçekleştirildiği belirlendi.”

Başaran, MASAK raporundaki tespitleri de kabul etmedi. Uyumsuzlukların şirketlere ait borç verileri olmadığı için gerçekleşmiş olabileceğini söyleyen Başaran, ödemeleri yapmamaya başladığı 2018 yılından sonra annesi ve oğlu adına gerçekleştirdiği tescil değişikliklerini kızının vefatı sebebiyle duygusal olarak yaptığını, yine eşi adına yapmış olduğu mal aktarımlarının da yatırım amacıyla olduğunu, bir mal kaçırma durumunun söz konusu olmadığını söyledi. Diğer şüpheliler de ifadelerinde suçlamaları kabul etmediklerini beyan etti.

Savcılığın tespitlerine göre ise, dolandırıcılık faaliyeti 2006-2021 yılları arasında 15 yıl boyunca sürdü. Savcılık, her bir mağdur için şüpheliler hakkında 'Nitelikli Dolandırıcılık ve Özel Belgede Sahtecilik' ve 'Suçtan Kaynaklanan Mal Varlığı Değerlerini Aklama' suçlarından cezalandırılmalarını istedi. Ayrıca adı geçen şirketler hakkında idari para cezası verilmesi talep edildi.

 

KAYNAK: HABERTÜRK/UZAY KESMEN