AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, son günlerde TMSF şirketleri üzerinden hiçbir bilgi ve belgeye dayanmadan iftira atan ve çeşitli hakaretlerde bulunan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunarak, 750.000 TL tutarında manevi tazminat davası açtı.
Söz konusu dava dilekçesinde; son günlerde çeşitli mecralarda TMSF şirketleri üzerinden gündeme getirilmeye çalışılan iftira ve iddialara tek tek cevap verdi.
Başbakan Yardımcılığı yaptığı dönemde TMSF’nin kayyum olarak görevlendirilmesi sürecini ve bu süreçte şirketlerin üst düzey kamu görevlileri tarafından başarılı yönetilebilmesi için oluşturdukları denetim mekanizmasını izah etti.
TMSF’NİN KAYYUM OLARAK GÖREVLENDİRİLMESİ SÜRECİ
“TMSF’den sorumlu Bakan olarak görev yaptığı 24.05.2016-19.07.2017 tarihleri arasındaki Başbakan Yardımcılığı döneminde; yönetim kurulu üyelikleri, grup şirketlerin sayısının fazlalığına göre 3 ile 11 kişiden oluşan kamu-özel sektör dengesi üzerine oturtulmuş, yönetim kurulu başkanları üst kamu görevlileri arasından görevlendirilmiş, özel sektörden atananlar yönetim kurulu başkanı yapılmamıştır. Örneğin, kamuoyunda bugünlerde tartışma konusu olan Boydak Holding’in Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı, Fon Kurulu Üyesi Muhittin Gülal ve daha sonra da yine Fon Kurulu Üyesi Yılmaz Şener yapmışlardır. Koza Altın şirketinin yönetim kurulu başkanlığı, müvekkilin görev dönemi boyunca, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Hakim Ergün Ergil tarafından yerine getirilmiştir.
04.07.2017 tarihi itibariyle, Fon Kurulunun ve Başbakan Yardımcılığı (Sayın Nurettin CANİKLİ) Makamının kararlarıyla büyük bölümü kamu personeli olmak üzere bu şirketlere toplam 312 kişi yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu üyesi olarak atanmıştır.
Şirketlerin yönetim kurulu başkanlıklarına ve yönetim kurulu üyeliklerine ataması yapılan kamu personeli olan kişilerin ünvanları aşağıda gösterilmektedir;
Ayrıca, Maliye Bakanlığı’ndan geçici görevlendirmeyle, Merkezi Denetim Elemanı kökenli 11 Vergi Müfettişinden müteşekkil bir denetim ekibi oluşturulmuştur. Denetim ekibi hem yönetim kurullarını ve yöneticileri mali açıdan denetlemek ve hem de yönetim konusunda karşılaştıkları problemlerin çözümü için yol gösterici bir fonksiyon ifa etmek üzere Başbakan Yardımcılığı bünyesinde kurulmuştur.
Nurettin Canikli'den Kılıçdaroğlu'na madde madde yanıt: Özür dilemezse 'yalan uzmanı' olduğunu yargıda ispatlayacağım
Şirketlerin mülkiyeti, mahkemelerce müsadere kararı verilip henüz Hazineye geçmediği için bu şirketlerin satılması da söz konusu olmamalıdır. Çünkü yargılama sonunda, şirketin faaliyetlerinde suç unsuruna rastlanmamış ise, şirketler sahiplerine geri verilecektir. Genel kural bu olmakla birlikte; zarar eden, mali yapısı bozulmuş ve ayağa kalkma imkanı bulunmayan şirketlerin kayyumlar tarafından yönetilmelerinin bir anlamı bulunmamaktadır. Bu nedenle bu şirketlerin; daha fazla değer kaybetmeden bir an önce satılarak, elde edilen meblağın bir kamu bankasında bloke edilerek nemalandırılması, mahkemenin şirket hakkında müsadere kararı vermesi halinde, satış bedelinin nemasıyla birlikte Hazine’ye aktarılması, sahiplerine iade edilmesi kararı çıkması halinde ise satış tutarının nemasıyla beraber şirketin sahiplerine verilmesi en rasyonel ve hukuki yöntem olarak karşımıza çıkmaktaydı.
O dönemde, kamuoyunda bu şirketlerin satılacağı şeklindeki spekülasyonun sonlandırılması ve TMSF’ye yol haritası oluşturmak üzere bu durum 680 Sayılı KHK’nın 81’inci maddesiyle yasal bir düzenlemeye kavuşturulmuş ve hükme bağlanmıştır. Buna göre, TMSF’nin kayyum atandığı şirketler, TMSF’nin ilişkili olduğu Bakanın atadığı yöneticiler tarafından ticari teamüllere uygun olarak ve basiretli tüccar gibi yönetileceklerdir. Ancak, bu şirketlerin mali durumu, ortaklık yapısı, piyasa koşulları veya diğer sorunları nedeniyle mevcut halin sürdürülebilir olmadığının tespit edilmesi durumunda, şirketin yahut varlıklarının veya malvarlığı değerlerinin satılmasına veya feshi ile tasfiyesine TMSF’nin ilişkili olduğu Bakan tarafından karar verileceği hüküm altına alınmış ve böylece TMSF’nin kayyum olarak atandığı şirketlerinin satılmasının önü kapatılmış ve sistem kontrol altına alınmıştır.
Oluşturulan bu yapının sonucu olarak kayyum atanan şirketlerin tamamı üretimlerini, istihdam kapasitelerini, karlılıklarını ve piyasa değerlerini artırmışlardır. Hiç birisinin piyasa değeri, ciddi ekonomik dalgalanmalara ve şoklara rağmen azalmamış, mali yapılarının bozulması nedeniyle herhangi bir iflas yaşanmamıştır. 900’dan fazla şirket ve şahsi malvarlıklarının Devlet tarafından hiçbir şirketi mali açıdan geriye götürmeden son derece başarılı bir şekilde yönetilmeleri Dünya ekonomi tarihinde karşılaşılmış bir durum değildir."
Nurettin Canikli’den Kılıçdaroğlu'na suç duyurusu ve manevi tazminat davası!
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunarak, 750.000 TL tutarında manevi tazminat davası açtı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, son günlerde TMSF şirketleri üzerinden hiçbir bilgi ve belgeye dayanmadan iftira atan ve çeşitli hakaretlerde bulunan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunarak, 750.000 TL tutarında manevi tazminat davası açtı.
Söz konusu dava dilekçesinde; son günlerde çeşitli mecralarda TMSF şirketleri üzerinden gündeme getirilmeye çalışılan iftira ve iddialara tek tek cevap verdi.
Başbakan Yardımcılığı yaptığı dönemde TMSF’nin kayyum olarak görevlendirilmesi sürecini ve bu süreçte şirketlerin üst düzey kamu görevlileri tarafından başarılı yönetilebilmesi için oluşturdukları denetim mekanizmasını izah etti.
TMSF’NİN KAYYUM OLARAK GÖREVLENDİRİLMESİ SÜRECİ
“TMSF’den sorumlu Bakan olarak görev yaptığı 24.05.2016-19.07.2017 tarihleri arasındaki Başbakan Yardımcılığı döneminde; yönetim kurulu üyelikleri, grup şirketlerin sayısının fazlalığına göre 3 ile 11 kişiden oluşan kamu-özel sektör dengesi üzerine oturtulmuş, yönetim kurulu başkanları üst kamu görevlileri arasından görevlendirilmiş, özel sektörden atananlar yönetim kurulu başkanı yapılmamıştır. Örneğin, kamuoyunda bugünlerde tartışma konusu olan Boydak Holding’in Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı, Fon Kurulu Üyesi Muhittin Gülal ve daha sonra da yine Fon Kurulu Üyesi Yılmaz Şener yapmışlardır. Koza Altın şirketinin yönetim kurulu başkanlığı, müvekkilin görev dönemi boyunca, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Hakim Ergün Ergil tarafından yerine getirilmiştir.
04.07.2017 tarihi itibariyle, Fon Kurulunun ve Başbakan Yardımcılığı (Sayın Nurettin CANİKLİ) Makamının kararlarıyla büyük bölümü kamu personeli olmak üzere bu şirketlere toplam 312 kişi yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu üyesi olarak atanmıştır.
Şirketlerin yönetim kurulu başkanlıklarına ve yönetim kurulu üyeliklerine ataması yapılan kamu personeli olan kişilerin ünvanları aşağıda gösterilmektedir;
Ayrıca, Maliye Bakanlığı’ndan geçici görevlendirmeyle, Merkezi Denetim Elemanı kökenli 11 Vergi Müfettişinden müteşekkil bir denetim ekibi oluşturulmuştur. Denetim ekibi hem yönetim kurullarını ve yöneticileri mali açıdan denetlemek ve hem de yönetim konusunda karşılaştıkları problemlerin çözümü için yol gösterici bir fonksiyon ifa etmek üzere Başbakan Yardımcılığı bünyesinde kurulmuştur.
Nurettin Canikli'den Kılıçdaroğlu'na madde madde yanıt: Özür dilemezse 'yalan uzmanı' olduğunu yargıda ispatlayacağım
Şirketlerin mülkiyeti, mahkemelerce müsadere kararı verilip henüz Hazineye geçmediği için bu şirketlerin satılması da söz konusu olmamalıdır. Çünkü yargılama sonunda, şirketin faaliyetlerinde suç unsuruna rastlanmamış ise, şirketler sahiplerine geri verilecektir. Genel kural bu olmakla birlikte; zarar eden, mali yapısı bozulmuş ve ayağa kalkma imkanı bulunmayan şirketlerin kayyumlar tarafından yönetilmelerinin bir anlamı bulunmamaktadır. Bu nedenle bu şirketlerin; daha fazla değer kaybetmeden bir an önce satılarak, elde edilen meblağın bir kamu bankasında bloke edilerek nemalandırılması, mahkemenin şirket hakkında müsadere kararı vermesi halinde, satış bedelinin nemasıyla birlikte Hazine’ye aktarılması, sahiplerine iade edilmesi kararı çıkması halinde ise satış tutarının nemasıyla beraber şirketin sahiplerine verilmesi en rasyonel ve hukuki yöntem olarak karşımıza çıkmaktaydı.
O dönemde, kamuoyunda bu şirketlerin satılacağı şeklindeki spekülasyonun sonlandırılması ve TMSF’ye yol haritası oluşturmak üzere bu durum 680 Sayılı KHK’nın 81’inci maddesiyle yasal bir düzenlemeye kavuşturulmuş ve hükme bağlanmıştır. Buna göre, TMSF’nin kayyum atandığı şirketler, TMSF’nin ilişkili olduğu Bakanın atadığı yöneticiler tarafından ticari teamüllere uygun olarak ve basiretli tüccar gibi yönetileceklerdir. Ancak, bu şirketlerin mali durumu, ortaklık yapısı, piyasa koşulları veya diğer sorunları nedeniyle mevcut halin sürdürülebilir olmadığının tespit edilmesi durumunda, şirketin yahut varlıklarının veya malvarlığı değerlerinin satılmasına veya feshi ile tasfiyesine TMSF’nin ilişkili olduğu Bakan tarafından karar verileceği hüküm altına alınmış ve böylece TMSF’nin kayyum olarak atandığı şirketlerinin satılmasının önü kapatılmış ve sistem kontrol altına alınmıştır.
Oluşturulan bu yapının sonucu olarak kayyum atanan şirketlerin tamamı üretimlerini, istihdam kapasitelerini, karlılıklarını ve piyasa değerlerini artırmışlardır. Hiç birisinin piyasa değeri, ciddi ekonomik dalgalanmalara ve şoklara rağmen azalmamış, mali yapılarının bozulması nedeniyle herhangi bir iflas yaşanmamıştır. 900’dan fazla şirket ve şahsi malvarlıklarının Devlet tarafından hiçbir şirketi mali açıdan geriye götürmeden son derece başarılı bir şekilde yönetilmeleri Dünya ekonomi tarihinde karşılaşılmış bir durum değildir."
SİYASET Haberleri
25.11.2024 - 10:07
25.11.2024 - 10:02
23.11.2024 - 18:05
23.11.2024 - 17:40
22.11.2024 - 11:52
22.11.2024 - 09:00
21.11.2024 - 18:05
21.11.2024 - 17:08
20.11.2024 - 18:01
20.11.2024 - 14:00