KÜLTÜR - SANAT
19 Eylül 2024, Perşembe, 07:00

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Türkiye’nin marka değerine katkıda bulunmak üzere bu yıl 16 şehirde düzenlenen Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin 13. durağı İstanbul olacak. 28 Eylül - 06 Ekim 2024 tarihleri arasında gerçekleşecek olan İstanbul Kültür Yolu Festivali birbirinden etkileyici sergilere ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

Picasso'dan Da Vinci'ye, Frida'dan Andy Warhol'a, Salgado'dan Refik Anadol'a kadar dünyanın en önemli sanatçılarının eserleri, İstanbul Kültür Yolu Festivali'nde bir araya geliyor. 

PABLO PICASSO RESİMDEN SERAMİĞE BİR SERÜVEN 

Dünyanın en ünlü ressamlarından Pablo Picasso’nun eserleri İstanbul Kültür Festivali kapsamında 28 Eylül - 31 Aralık 2024 tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi’nde görülebilecek. Sergi, Pablo Picasso’nun gravürleri, çizimleri, posterleri, litografileri ve fotoğraflarından oluşan, tamamı orijinal ve mirasçıları tarafından onaylanmış 170 parçayı bir araya getiriyor.

Pablo Picasso’nun kendisine eşlik eden kadınları konu alan eserlerinin yanı sıra, Françoise Gilot ve Dora Maar gibi kadınların sanatsal çalışmalarını da bir arada sunuyor. Sergide, bu 20. yüzyıl dehasının samimiyetine işaret eden ve kadınlarla olan ilişkilerine tanıklık eden çok sayıda fotoğraf ilk defa gün yüzüne çıkıyor. 

LEONARDO DA VINCI-RÖNESANS DEHASI 

Festival kapsamında, tarihin en büyük dahilerinden “Leonardo Da Vinci- Rönesans Dehası” sergisi de 28 Eylül - 15 Ocak tarihleri arasında Lale Müzesi’nde görülebilecek.

Sergide sunulan 100'den fazla icat modeli, Da Vinci'nin zihninin derinliklerindeki mucizeleri ortaya koyuyor. Rönesans döneminin önde gelen dehasının çizimlerinden esinlenen bu icatlar, ziyaretçilere insanlık tarihindeki teknolojik ve estetik devrimin bir yolculuğuna çıkmalarını sağlıyor. Liège'de sergilenen bu modeller, sadece Da Vinci'nin mucit kimliğini değil, aynı zamanda sanatının ve bilimlerinin kesişimindeki eşsiz yaratıcılığını da vurguluyor. Sergiye eşlik eden 110'dan fazla belge, kod ve reprodüksiyon ise ziyaretçilere, bu dâhinin eserlerinin ve icatlarının derinliklerine inme fırsatı sunuyor. 

230 parçalık bu koleksiyon, Leonardo da Vinci'nin hayatının ve çalışmalarının modern dünyadaki etkisini gözler önüne seriyor ve onun, sadece bir sanatçı değil, aynı zamanda bir bilim insanı ve mucit olarak nasıl evrensel bir miras bıraktığını kutluyor. Sergi, geçmişi modern bilgiyle birleştirerek, ziyaretçilere Da Vinci'nin mirasının güncel ve etkileyici bir anlayışını sunmayı amaçlıyor.

SEBASTIÃO SALGADO “GENESIS” 

İstanbul Kültür Yolu Festivali kapsamında; dünyaca ünlü fotoğrafçı Sebastião Salgado, kariyerinin en uzun soluklu ve önemli projelerinden “Genesis” sergisi ile ilk defa İstanbul’da seyircisiyle buluşuyor.

Sergi, 28 Eylül'den itibaren Aralık sonuna kadar MSGSÜ Tophane-i Amire’de 3 ay boyunca ziyarete açık olacak.

Çağımızın en önemli belgesel fotoğrafçılarından ve aktivistlerinden biri olan Sebastião Salgado, daha çok dünyanın az gelişmiş ülkelerindeki zorlu yaşam ve çalışma koşullarını, yoksulluğu, açlığı ve göçleri yansıtan, etkileyici siyah-beyaz kareleriyle tanınıyor. İstanbul’da 3 ay boyunca sergilenecek olan 245 siyah-beyaz fotoğraftan oluşan ‘Genesis’ projesi ise, Salgado’nun 2004-2011 yılları arasında üzerinde çalıştığı dev bir proje; sanatçının deyimiyle “dünyamıza ithaf ettiği bir aşk mektubu” niteliğinde. Salgado’nun iklim krizi ile yok olan coğrafyalar ve yok olmaya yüz tutmuş hayvan türlerine odaklandığı proje, Kuzeyde ve Güneyde, Amazonlarda, Galapagos adalarında, modern toplumun yıkıcı etkisine rağmen değişmeyen manzaraları ve insanları belgeliyor. İzleyicisini Galápagos'un hayvan türlerinden, Antartika ve Güney Atlantik'teki penguenlere, Amazonlardaki kabilelere kadar farklı coğrafya ve kültürleri keşfe çıkarıyor.

FRIDA KAHLO’NUN GÜNLÜKLERİ

 Ölümünden neredeyse 68 yıl sonra bile, ikonik bir figür olarak ışıldayan Frida Kahlo’nun yaşamına bir yolculuk niteliğinde olan “Frida Kahlo’nun Günlükleri Sergisi” festival kapsamında Grand Pera’da 28 Eylül-26 Ekim tarihleri arasında görülebilecek. Global arenada büyük ilgi gören bu eşsiz sergi, ilk defa Türkiye'de, İstanbul Kültür Yolu Festivali kapsamında sergilenecek. Tutkunun, acının ve sanatın derin izlerini keşfetme fırsatı sunan sergide ziyaretçiler, unutulmaz bir deneyim yaşayacaklar. Frida Kahlo'nun kişisel günlüklerinden esinlenerek hazırlanan bu sergi, onun içsel dünyasına ve sanatsal yolculuğuna derin bir bakış sunuyor. Günlüklerinde yer alan düşünceler, duygular ve ilham kaynakları ziyaretçiyle bütünleşerek benzersiz bir deneyim yaşatacak.

WARHOL’UN DÜNYASI-POP ART’IN İKONU

Pop Art sanatının önemli temsilcilerinden biri olan dünya sanatına damga vurmuş, 1960'lardan günümüze kadar değişen tüm paradigmaları öngörmüş Andy Warhol’un “Warhol’un Dünyası-Pop Art’in İkonu” sergisi İstanbul Kültür Yolu Festivali kapsamında 28 Eylül - 31 Aralık tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi’nde ziyaretçilerini ağırlayacak. 

Sanat yaşamını, popüler kültürün esasları ve toplum etkilerini inceleyerek şekillendiren Pop Art sanatının en önemli isimlerinden Andy Warhol; dünya sanatı için devrim niteliğinde eserler miras bıraktı. “Andy Warhol Warhol’un Dünyası-Pop Art’ın İkonu” Sergisi, sanatın sınırlarını zorlayan bir vizyonun izlerini takip etmek isteyen herkes için unutulmaz bir deneyim sunacak.

REFİK ANADOL’DAN “YERYÜZÜ RÜYALARI: ANADOLU”

Eserlerinde al ve dataları piksellere işleyen ve muazzam sanat eserleri ortaya koyan yeni medya sanatçısı Refik Anadol’un yeni projesi “Yeryüzü Rüyaları: Anadolu” da İstanbul Kültür Yolu Festivali kapsamında ilk kez İstanbullu sanatseverler ile buluşacak.

Anadolu'nun kalbinde, kadim geçmiş ile teknolojinin geleceği arasında köprü kuran bir yapay zekâ veri heykeli olan “Yeryüzü Rüyaları: Anadolu”, arşivlerde titizlikle korunan zengin arkeolojik koleksiyonları veri tabanı olarak kullanan bir araştırmanın başlangıcını yansıtıyor. 28 Eylül-6 Ekim tarihleri arasında AKM’de görülebilecek olan eser, izleyicileri arkeolojik bilgi ile ileri teknoloji arasındaki dinamik ve yeni ilişkiyi keşfetmeye davet ediyor. Anadol'un algoritmaları, antik Anadolu’nun zengin ayrıntılarını işleyerek bunları hem derin geçmişimizi hem de geleceğin sınırsız olanaklarını yansıtan canlı, sürükleyici bir deneyime dönüştürüyor.