GÜNDEM
06 Temmuz 2021, Salı, 08:08

Türkiye Aile Meclisi sözcüsü Dünya Çocuk Hakları Derneği Başkanı Adem Çevik,basına şu açıklamayı yaptı: İcralık çocuklar mal değil, candır!

 

CoVID’le birlikte dünya gündemi radikal şekilde değişti, bir yandan insanlar “can derdi”ne düşerken, öte yandan Great Reset sonrası “Yeni Normal” dönemle birlikte Trans Humanizm konusu tartışılmaya başladı.

İstanbul sözleşmesi ile aslında İnsan ve aile tartışma konusu olmuştu. GENDER diye insanın cinsiyeti tartışma konusu edilirken, kişi BİREY olarak tanımlanarak, Kişi, din, ahlak ve gelenekten bağımsız ve hatta cinsiyetini bile yönelim, deneyim, tercihe dayalı değişkenliklerle yeniden  tanımlanmaya çalışılırken, bugün yeni bir durumla karşı karşıya kaldık.

Yeni durumda, artık insan ve hayvan eşitlenme noktasına geldi. Zaten “Nesnelerarası iletişim” ve “Neuralink” ile hayvan da, daha önce “düşünen hayvan” tanımından yola çıkarak insan da eşitlenmektedir.

Darwin’in “evrim teorisi” yeni Transanimalizm ile yeni bir anlam kazanmıştır. Biz bu gün burada, Trajik bir hayatı olan Fransız heykeltıraş François-Auguste-René Rodin(1840-1917)’in ünlü “düşünen adam” heykeli önünde bu açıklamayı yaparken, bu heykelin hikayesinde yer alan  Dante’nin “İlahi komedya”sından esinlendiği ve üzerinde on yıl çalıştığı “Cehennem kapısı”nın iki yanındaki Adem ve Havva figürü aslında Ademoğullarının trajik hikayesini anlatır aynı zamanda. Batı zihninin ürünü olan İstanbul sözleşmesi, yaratılışa müdahele etmeyi esas alan yaratılış yerine varoluş temelli bir düşüncenin ürünüdür. Orada  “Münevver insan”a yer yoktur.

Aslında Havva’nın yerini bu zihinde Lilith almaktadır. Hayvan Hakları yasasını CEDAW, İstanbul Sözleşmesi, Fulbright ve Lanzarotte sözleşmesinin zihin ikliminde yeni bir adım olarak değerlendiriyoruz. Gerçekte insana merhameti olmayanın hayvanlara ya da tabiata karşı merhametli olacağını düşünmüyoruz. Bu işlerin içimizdeki uzantıları, gerçekte kendi halkının, inanç, tarih ve geleneğine, halk tabiri ile “Fransız kalan” çevrelerdir. Bizim geleneğimiz “mübahat sistemi”ne dayanır. “Doğru” değil, “yanlış” tanımlanır ve yasaklanır. Bugün, batıdan gelen rüzgarla, aileyi tehdit eden gelişmeleri, batılı bir sanatçının düşünen heykeli önünde reddederek herkesi “akletmeye” çağırıyoruz. Bu vesile ile akıl ve sinir hastalıkları uzmanı “Mazhar Osman” olarak tanınan Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman’ı (1884-1951) da rahmetle anlıyoruz. Zira yaşanan bu süreç insanları akıl ve sinir hastası yapmaktadır. Kaş yapalım derken göz çıkartıldığı, islah edelim derken bozgunculuk yapıldığı için aileler dağılmakta, intihar, şiddet ve cinayetler artmaktadır.

Evet biz bugün burada, “Hayvanlar mal değil can” diyenlere hatırlatmak isteriz ki, “Çocuklar mal değildir, icraya konu edilemez.” (#İcralıkÇocuklarMalDeğil)

Herkesi (#6284FitnesiyleHeryılEvdenAtılan553binCan) konusunda duyarlı olmaya çağırıyoruz. (#İnsanDüşünenHayvanDeğil), (#Transanimalizmleİnsan=HayvanMı), Hayvanı kim, neye göre tanımlıyor.(#BalıkKuşBöcekFareKarıncaÇekirgeHangisiCanTaşımıyor),#KlonoidGenomicSiborgKimeraNesnasKimKimdir?

Bu yasaları hazırlayanları, toplumun din, tarih, gelenek ve gelecek tasavvurunu dikkate almaya, konuyu kendi kavram ve kurumlarımızı anlamaya ve anlamlandırmaya çağırıyoruz. Bu anlamda ekmel-i mahlukat, eşref-i mahlukat olan insanın aynı zamanda belhum adal olma riski ile birlikte değerlendirmek zorundayız. Biz Kurban kesen peygamberin, yolunda karınca yuvaları var diye ordusunun  güzargahını değiştiren peygamberlerin ayak izinden yürüyoruz. Biz Hz. Adem’in, Hz. Nuh’un, Hz. İbrahim’in, Hz. Yakub’un, Hz. Musa’nın, Hz. Davud’un, Hz. Süleyman’ın, Hz. İsa’nın ve ahir zaman peygamberi Hz. Muhammed’in ümmetiyiz. Bir elimize ay’ı, ötekine güneş’i verseler, yolumuzdan dönecek de değiliz. Dağılan aile ferdlerinin sabır taşı çatlamadan bize verilen sözlerin tutulmasını bekliyoruz. Biz, Ruhu, nefsi, canı ve aklı ile insanız ve sadece can değiliz. Yaratılış gayesi olarak, O’nun rızasının gerçekleşmesinin vesilesi olmak anlamında Allah’ın halifesi olan insanız. Bu “düşünen adam” gibi, biz bu hallere nasıl düştük ve bu düştüğümüz yerden ne zaman ve nasıl çıkarız diye düşünmeye devam ediyoruz.

 "2022 ÂİLE Yılı" olmalı. 5Temmuz 2021 Türkiye Âile Meclisi, Türkiye Âile Birliği Paydaşları adına Âdem Çevik Dünya Çocuk Hakları Derneği, İYİLİK İNSAN HAKLARI Derneği  ve Adalet Platformu Başkanı