KÜLTÜR - SANAT
25 Ekim 2024, Cuma, 07:00

İsrail’in, Gazze saldırılarında, uluslararası hukuka göre yasak olan fosfor gazı kullandığını, delilleriyle ortaya koyan belgesel “Kanıt”ın yapımcısı Abdülkadir Karakelle, uluslararası kamuoyu oluşturmak için çalıştıklarını ve bu çerçevede belgeselin şimdiden Amerika’da yüz şehirde gösterildiğini söyledi.

Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı’nca düzenlenen 12. Boğaziçi Film Festivali, dünyanın dört bir yanından filmlerin yanı sıra sektörün aktörlerini de İstanbul seyircisiyle buluşturuyor. Festivalde yer alan Kanıt belgeselinin yapımcısı Abdülkadir Karakelle de filmin, Atlas 1948 Sineması’ndaki gösterimin ardından “Belgeselde Sınırları Zorlamak” başlığı altında Bosphorus Talks’a katılarak tecrübelerini paylaştı. 

Atakan Kerküklü’nün yönettiği Kanıt; İsrail’in, Filistin’e yönelik saldırılarda, uluslararası hukuka göre yasak olan fosfor gazı kullandığını, delilleriyle ortaya koyuyor. Belgeselde bu gerçeği; İnsan Hakları İzleme Örgütü eski yöneticisi Kenneth Roth, Birleşmiş Milletler (BM) İşgal Altındaki Filistin Toprakları Özel Raportörü Francesca Albanese, uluslararası ceza ve insani hukuk uzmanı Toby Cadman ve eski bir İsrail Savunma Kuvvetleri subayı dile getiriyor. 

Belgeselin yapımcısı, Abdülkadir Karakelle, Bosphorus Talks’ta festival artistik direktörü Enes Erbay’ın sorularını cevapladı. Öncelikle belgeselin yapım süreci hakkında bilgi veren Karakelle, şunları söyledi: 

“Yapım sürecinde olabilecek en az zorluğu yaşadık diyebilirim. Çünkü Anadolu Ajansı, bölgedeki en büyük ajans haber ajansı. Bununla birlikte bu zor alanlarda habercilik yapabilecek pek çok serbest gazeteci bize görüntü üretti. Belgeselde kullandığımız görüntülerin hiçbirini kendimize üretmek zorunda kalmadık. Burada bizim belgeseli yapmamızı sağlayan şey aslında o görüntülere bakış açınızı değiştirmek. Bunlara bir savaş suçunun delili olarak bakarsanız karşınıza bir belgesel çıkar. Gazze’deki durumla ilgili olarak ‘savaş suçu’, ‘insanlık suçu’ gibi tabirler kullanılıyor ama sıradan bir insan için bunlar çok anlamlı ifadeler değil. Dolayısıyla bunların ne olduğunu, hangi uluslararası hukukî metinlere göre suç olduğunu ve İsrail'in neden bunlardan sorumlu tutulabileceğini, bu hukuku çok iyi bilen aynı zamanda bu hukukun oluşmasına katkı sağlayan insanlardan dinlemek en doğrusuydu. Kenneth Roth mesela; İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) 30 yıl direktörünü yapmış insanlardan. Tommy Kelton da aynı şekilde”

Karakelle, Erbay’ın, “Bu anlamda belgeselin, arada kalmış insanlar üzerinde etkisi nedir?” sorusuna ise şu cevabı verdi: 

“Belgeselde fosfor gazın bu kadar merkezde olmasının sebebi, bunun inkar edilemeyecek olması. Dolayısıyla arada kalınacak bir şey bırakmadığını düşünüyorum belgeselin.
Biz bu belgeseli yaparken ‘karar alıcılar bunu izlesin ve fikirlerini değiştirsinler’ diye yapmadık. Çünkü onların bilmemesi gibi bir durum yok! Ama mesela belgesel, Amerika'da bir genel platforma satıldı, Amerika'da şu anda yüz şehirde gösterime sunuldu ve milyonlarca insan, bu belgeseli Amerika'da izliyor”