SİYASET
16 Aralık 2024, Pazartesi, 18:05

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Ömer Çelik'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

61 yıllık Baas rejimi sona erdi. 12 aradan sonra Şam Büyükelçiliğimiz hizmete başladı. Devletimizin Suriye'nin Suriyeli kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğinin bir göstergesi olarak da okunabilir.

Tabii şimdiye kadar Suriye'de görevi devralan aktörlerin verdikleri mesajların son derece olumlu olduğunu ifade etmek isteriz. Bütün bunlar yaşanırken tabi bütün bu süreci algılamakta zorlananlar Suriye konusunda bilgi sahibi olmayanlar ya da ders çalışmamış olanlar ya da Suriye ile ilgili gelişmeleri başka başkentlerin gözünden okuyanlar işte Baas rejiminin yıkılmasının Suriye'nin aleyhine olduğu şeklinde bir takım değerlendirmeler yapıyor. Veya bu kadar nasıl çabuk yıkıldı? Bu kadar süre içerisinde nasıl gitti diye değerlendiriyorlar...

Aslında Suriye'yi yakından bilmiş olsalardı, Baas rejiminin gitmesine değil bunca zaman kalabilmesine şaşırmaları gerekirdi. Nasıl kaldığında biliyoruz. Yani bir takım devletlerin sahada verdiği destek bir takım devletlerin asli vekil güçlerinin doğrudan Esed rejimine verdiği destek sayesinde şimdiye kadar kalabildi.

Ama sonuç olarak rejimin çürümüşlüğü ve kopluğunun bir dayanma sınırı vardı ve gelinen noktada bunu herkes net bir biçimde görmüş oldu. Bütün bu süre içerisinde Cumhurbaşkanımızın gerek insani duyarlılığı gerek bölge politikalarına dönük eşsiz tecrübesi gerek gösterdiği dirayetli liderlik Türkiye'nin tarihin doğru tarafında durmasına öncülük etmiştir.

ESAS MESELE SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜN KORUNMASI

Suriye'de Esed rejiminin Baas rejiminin gitmesinden sonra herhangi bir gücün herhangi bir mezhep grubunun ya da herhangi bir etnik grubun temsil etmesi gibi bir senaryonun eskiyi tekrarlayacağını ifade ediyoruz onun için kapsayıcı yönetim arzuladığımızı bunu Suriye halkının geleceği için bölge barışı için arzuladığımızı ifade ediyoruz. Tabii esas mesele Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasıdır İki tane mesele çok önemlidir.

Bir tanesi Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması, diğeri Suriye'nin milli egemenliğinin korunması Suriye'nin toprak bütünlüğüne herhangi bir gölge düşmesini arzu etmediğimiz gibi Suriye'nin milli egemenliğinde Suriye'de yaşayan bütün gruplar bütün mezhep etnik grupları Suriye halkının tamamı tarafından inşa edilmesi ve temsil edilmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Tabii şimdi hukukla ilgili bir takım mesajlar veriliyor. Diğer konularla ilgili veriliyor fakat bir resim bence Suriye halkının ne istediğini çok net bir biçimde gösteriyor. Şu resim Suriye'den geldi. (Bir tank önünde manav tezgahı.)

Bu resimde Baas rejimine ait bir tank var Bu tankı ele geçirmişler ve bu tankın üzerine meyve sebzeleri koyarak bir şekilde manav tezgahı haline getirmişler. Esed rejiminin Baas rejiminin katliam dişlilerinden biri olan bu tankı ele geçirip daha sonra bunu bu hale getirmeleri aslında Suriyelilerin özgür bir yaşam istediğini normal bir yaşam istediğini baskıdan zulümden ne kadar bıktıklarını bu ölüm makinelerinin onların üzerindeki baskısından ne kadar usandıklarını medeni bir hayat, normal bir hayatı ne kadar arzuladıklarını gösteriyor.

Suriye bugün Gazze'deki olaylar başta olmak üzere en önemli gündem maddesini oluşturmaktadır. Hem bölgesel barışın Hem de küresel barışın bundan sonrasında kötü senaryolardan bahsedenler var tabiii ki kötü senaryolarla oluşmaması için geçmişte Afganistan'da ya da başka yerlerde oluşan senaryoların oluşmaması için bütün dikkatimizle bütün gücümüzle bütün kardeşçe yaklaşımlarımızla bu süreçte gerekenleri yapmaya çalışıyoruz.

NETANYAHU HÜKÜMETİNİ DURDURMANIZ GEREKİR

İsrail'in eylemi başka bir ülkenin toprağını işgaldir. Şimdi birtakım batılı ülkelerin olaylar olur olmaz yeni yönetime tek mesajının İsrail'in güvenliği olduğunu görüyoruz. İsrail'in güvenliğini düşünüyorsanız Netanyahu hükümetini durdurmanız gerekir.

Suriye'de rejim çökmüştür. Devlet çökmemiştir. Anlaşma geçerlidir. 

TÜRKİYE HTŞ'NİN ARKASINDA MI?
Bu süreçte bir takım iddialar var bu iddialarla ilgili olarak ilk açıklamamızda biraz değindik ama şimdi tekrar ifade etmekte fayda var HTŞ'nin hareketliliğinin arkasında Türkiye'nin olduğunu doğrudan ifade eden bazı odakların açıklamalarını görüyoruz ya da dolaylı olarak Türkiye'yi ifade eden açıklamalarını görüyoruz. Bizim herhangi bir şekilde HTŞ'nin hareketliliğinin arkasında olduğumuza dair bütün bu söylemler yanlıştır.

Burada HTS Suriye'nin iç dinamikleri çerçevesinde ve İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki ihlallere karşı olarak harekete geçtiği andan itibaren bizim bütün inisiyatifimiz Suriye'de kan dökülmesinin önüne geçmeye çalışmak oldu. Bunun için orada bulunan ülkelere fiilen bulunan ya da vekilleri aracıyla bulunan ülkelere telkinlerimiz oldu.

Şimdi burada tabi şu söyleniyor: Deniyor ki işte bunlar harekete geçti Ve bu kadar kısa zaman içerisinde Bu sonuç nasıl ortaya çıktı Esasında Suriye zeminine baktığınızda Rejimin biraz evvel bahsettiğim gibi çürümüş ve kof yapısının bu kadar dayanması ona verilen destekler sayesindeydi. Yoksa daha olayın ilk başlarında ilk yıllarında rejimin kolayca çökmesi mümkün olacaktı. Ama güçlü bir destek dış destek verilince sadece bu bir şekilde rejimin ömrünün uzamasına yol açtı. Biliyorsunuz İdlib bölgesinde İdlib gerginliği azaltma bölgesi vardı. Burada bir takım ihlaller rejim tarafından yapıldı ve buradaki ilkelere üzerinde mutabakata varılan prensiplere uyulmadı. Bunun üzerine HTŞ belli bir zaman sonra İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki ilkelere uyulmadığı için kendisine ait olan bölgeleri almak için harekete geçti. Ve harekete geçtiğinde de askeri olarak rejimin herhangi bir şekilde ortada olmadığını görünce bu ilerleme hızlı bir şekilde gerçekleşti.